Bir süredir www.letstalkaboutmyworld.blogspot.com'da sürdürdüğüm paylaşımlarıma instagramda letstalkaboutmyworld isimli hesabımdan da devam ediyorum. Bir kısmı benim çekimlerim, bir kısmı ise gerçekten çok beğendim resimlerden oluşan paylaşımları takip etmeyi unutmayın ;)
5 Temmuz 2015 Pazar
Bitenler-Volume 3
Aslında bir süredir böyle bir yazı düzenlemeyi erteliyordum, tam da atayım artık bu çöpleri yer tutuyolar derken, bloğumdaki bitenler yazılarının en çok okunan yazılardan biri olduğunu fark edip ; yazıp, hızlıca bir aradan çıkarayım dedim :)
Chloe Signature parfüm: Her seferinde bir koku nasıl bu kadar güzel olabilir dedirtiyor insana. O kadar çiçeksi, o kadar bahar bir koku ki... İçeriğinde gül ağacı, manolya, nilüfer, amber, sedir ağacı ve bal var. Benim bitirdiğim 2. veya 3. şişem olabilir. Ancak son zamanlarda tenimde çok kalıcı olmadığını düşündüğüm için değiştirdim. Ama kendimi biliyorum, kesin yakın zamanda bu güzel çocuğu kalıcı olmamasına rağmen alıcak bir bahane bulurum. :)
Zara Women Oriental Parfüm: Bu kokuya da bayılıyorum. Tabii ki içeriğinde yine gül, frezya ve sandalağacı olan pudramsı ama şekerli bir koku. İçinde vanilya da var çünkü. Fiyatı 35-40 lira gibi bişeydi diye hatırlıyorum.(100ml) Kokusu hakikaten çok güzel. Ben mutlaka makyaj masamda bir tane bulundurur oldum. Ayrıca da fiyatı kesinlikle kadınların misler gibi parfüm kokmaları için param kok bahanelerini ortadan kaldırıyor. Ve gerçekten kalıcı.
Batiste Kuru Şampuan: Bir kutu daha bitti. Bunu gerçekten ne kadar çok sevdiğimi bilmeyen kalmamıştır. Sönük, yağlanmaya başlamış saçlarınızı, yeni yıkanmış haline geri getiriyor. Bir de ben saçlarımı örmeyi çok severim. Saçlarımda ince telli olduğundan hiç bir zaman örgü öyle kalın kalın durmaz. Bunu saçıma hacim vermek için de kullanıyorum. Ayrıca da misler gibi kokuyor!
Umberto Giannini Billionaire Blonde Shampoo: Sarı balyajları olanlar bilirler, o sarılar bi turunculaşmaya başlar bir süre sonra. Böyle zamanlar için mor şampuanlar bire birdir! Bu şampuan onlardan biri, Burada (dubaide) mor şampuan bulmak pek kolay degil diye görünce 2 tane alayım dedim hemen. Hiç bir işe yaramadı! Üstelik saçımı da sertleştiriyor! 2. kutusunu ne yapsam diye düşünüyorum!
Mark Hill Miracoilicious 2 Minute Intensive Treatment: İşte bu gerçekten çok iyi bir saç maskesi. İçeriğinde argan yağı, ylang ylang ve palmorosa yağlarıyla birlikte toplam 14 tane yağ var. Ve kuru, yıpranmış saçlar için formüle edilmiş. İçeriğinde paraben yok. Kokusu muhteşem!!! Ben ünlü macademia saç maskesine uygun fiyatlı çok iyi bir alternatif olduğunu düşünüyorum!
Victorias Secret Secret Charm Body Butter: İçeriğinde hanımeli ve yasemin çiçeği var! Muhteşem kokuyor. Cildi çok iyi ve uzun süreli nemlendiriyor! Victorias Secret'in vucut kremleri zaten benim favorilerimden! Ayrıca kokusu da uygulandığı gibi uçup gitmiyor!
Milkshake Argan Yağı: Bu markaya ait argan yağından ve saç köpüğünden daha önce bahsettiğim şu
yazımı isteyenler detaylı olarak okuyabilir. Argan yağından 2 şişe bitirdim ve bir daha almayacağım. Kokusu benim için çok ağır gerçekten!
Clinique Anti Blemish Solutions-Oil control cleansing mask: Ciltteki fazla yağı emmek, sivilceleri azaltmak için çalışan bir kil maskesi denilebilir. Yağsız, tıkanmış gözenekleri açıyor. Ciltteki parlamayı azaltıyor. Parfümsüz ve hassas ciltler için uygun. Ben bitirene kadar düzenli olarak kullandım. Kullanım sonrası cildimdeki pürüzsüzlük ve temizlik hissi gerçekten çok güzeldi. Ancak sivilceler üzerinde çok bir etkisi olmadı benim için. Daha iyi kil maskeleri arıyorum.
Glamglow Super Mud Maske: Bu maske içinde detaylı yorumlarımı şurada bulabilirsiniz. Ben aldım, yine alırım demiştim. Bitti yine aldım. Diğeri de bitince yine alırım. O kadar söyleyeyim :))
Clinique Line Smoothing Kapatıcı: Bu hakikaten hakettiği değeri göremeyen bir kapatıcı. Kapatıcılığı iyi, çizgilere dolması az. Üstüne çok iyi bir transparan pudrayla geçildiğinde hatta pişirme yöntemi * ile uygulandığında hiç dolmuyor diyebilirim.
*Uygulanmış kapatıcının üzerinde transparan loose pudradan süngere alınan bir miktar göz altına uygulanır. Bir süre beklendikten sonra fırça yardımıyla pudranın fazlası dağıtılır.
INGLOT liquid eyeliner: Gerçekten başarılı bir eyeliner. Uzun süre kalıcı, uzun sert ucu sayesinde de uygulaması çok kolay. Yenisini alacağım!
Bir de son olarak kullandığım testerlar var.
Line-reducing Eye Brightening Concentrate: Bu 2 krem bitmiş gibi dursa da sadece birini tam olarak bitirip diğerine geçtiğimde göz çevremde sebep olduğu yanmadan dolayı bıraktım. İçeriğindeki C vitamini benim göz çevremde hassasiyet yarattı. Tabii ki full boyunu almadım.
Yves Rocher Exilir 7.9 gece kremi: Bu krem bana eski yeşil arko kremleri hatırlattı. Fazlaca yağlı. 4-5 tane vermişlerdi bu testerdan ama bir tek bunu kulanıp diğerlerini birilerine verdim diye hatırlıyorum. Yüzü çok kuru olanlar belki düşünebilirler.
Herkesi öperim x x x
*Uygulanmış kapatıcının üzerinde transparan loose pudradan süngere alınan bir miktar göz altına uygulanır. Bir süre beklendikten sonra fırça yardımıyla pudranın fazlası dağıtılır.
INGLOT liquid eyeliner: Gerçekten başarılı bir eyeliner. Uzun süre kalıcı, uzun sert ucu sayesinde de uygulaması çok kolay. Yenisini alacağım!
Bir de son olarak kullandığım testerlar var.
Line-reducing Eye Brightening Concentrate: Bu 2 krem bitmiş gibi dursa da sadece birini tam olarak bitirip diğerine geçtiğimde göz çevremde sebep olduğu yanmadan dolayı bıraktım. İçeriğindeki C vitamini benim göz çevremde hassasiyet yarattı. Tabii ki full boyunu almadım.
Yves Rocher Exilir 7.9 gece kremi: Bu krem bana eski yeşil arko kremleri hatırlattı. Fazlaca yağlı. 4-5 tane vermişlerdi bu testerdan ama bir tek bunu kulanıp diğerlerini birilerine verdim diye hatırlıyorum. Yüzü çok kuru olanlar belki düşünebilirler.
Herkesi öperim x x x
29 Haziran 2015 Pazartesi
Benefit-Erase Paste
Benefit markasına ait erase paste'i yoğun kapatıcılığa ihtiyacım olduğu günlerde corrector olarak kullanmayı tercih ediyordum. Ancak kapatıcı göz altında birikmeye sebep olduğundan bir süredir kullanmayı bırakmıştım.
Ben de bir süredir sahibi olduğum ve aslında amacı dışında kullandığım benefit erase paste e bir de başka bir gözden bakayım dedim. Bunda ışıltılı, ıslak bitişli makyajın öncülerinden olan Olsen ikizlerinin göz altı kapatıcısı olarak erase paste i kullanmaları da etkili oldu tabii.
Bendeki rengi en açık renk olan 1 numaralı 'Fair' rengi. Somon renkli bir kapatıcı. Yapısı kremsi, yoğun. Tek başına her kullanmayı denediğimde, kalın yapısı sağ olsun göz altımda birikme yaptı.
Ben de bir süredir sahibi olduğum ve aslında amacı dışında kullandığım benefit erase paste e bir de başka bir gözden bakayım dedim. Bunda ışıltılı, ıslak bitişli makyajın öncülerinden olan Olsen ikizlerinin göz altı kapatıcısı olarak erase paste i kullanmaları da etkili oldu tabii.
Bendeki rengi en açık renk olan 1 numaralı 'Fair' rengi. Somon renkli bir kapatıcı. Yapısı kremsi, yoğun. Tek başına her kullanmayı denediğimde, kalın yapısı sağ olsun göz altımda birikme yaptı.
Sonunda pes edip kenara bıraktım. Sadece yüzümde corrector olarak kullanmaya devam ettim.
Son zamanlarda bu kapatıcıya bir de ıslatıp fazla suyunu alarak kullandığım Beauty Blender ile şans vermek istedim. Göz altıma uyguladığım bir miktar erase paste'i nemli BB ile dağıttığımda o hep istediğim ıslak bitişli görünümü elde etmiş oldum. Beauty Blender ürünün fazlasını alıp, kırışmasını minimuma indirdi. Ve de bana nemli görünen,aydınlık bir görüntü bıraktı. Ancak tabi ki ürünün bu şekilde tek başına bırakılması imkansız. Yine üzerinden bir transparan pudrayla geçmek gerekiyor. Yoksa yine göz altındaki çizgilerde birikme yapıyor.
Kapatıcılığını bir Mac-prolongwear, bir Make Up For Ever Full Cover'la kıyaslamak mümkün değil. Ancak günlük olarak kullanımı çok rahat olan, orta düzeyde bir kapatıcılık sağladığını söyleyebilirim.
Ve ıslak görünümlü makyaj yapacağım tüm günlerde artık elim sadece erase paste e gidiyor.
Islak görünümlü makyaj akımına siz de kapıldıysanız bu ürüne bir şans verin derim.
Öperim.
23 Haziran 2015 Salı
CHANEL CHANCE
Parfüme inanırım.
Bir şişe içine sıkıştırılmış mutluluk sanki.
En mutsuz olduğum, en huysuz kalktığım günde bile 1-2 fıs sıktığımda hemen bi canlanıp, kendime geliyorum.
Chanel Chance da benim neşelenme parfümüm. Diğer Chanel kokularından bağımsız, çok fresh, çok taze bir parfüm. Tam bir yaz sabahı kokusu. Çiçeksi notalar, biraz da baharat.
İçeriğinde turunçgiller,ananas, sümbül, yasemin, beyaz çiçekler,kehribar ve amber var.
Kalıcılığı iyi. Hatta benim tenimde en uzun süreli dayanan parfüm diyebilirim.
Bir de ismi Chance* Şans anlamına geliyor. Chanel takipçileri bilirler, diğerbütün parfümleri Chance'ın yuvarlak şişesinin aksine köşeli hatlara sahiptir. Chance'ın yuvarlak şişesinin sebebi ise ufak bir tılsım içermesi.
- 'Şansın çemberi.'
Çok şirin değil mi?
Chance hepinize şans getirsin.
Öperim.
20 Haziran 2015 Cumartesi
Gündüz Cilt Temizliği Rutinim
Peki ama bunlara ulaşmak için cildimize gereği kadar iyi bakıyor muyuz sizce?
Benim için sağlıklı bir cilde giden ilk adım 'günlük', güzel bir temizlikten ve ardından iyice nemlendirmekten geçiyor. Ve tabii tüm bu bakımı günlük olarak yaptıktan sonra da -dışarıya çıkarken-, güneş var-yok ayırt etmeksizin uygulanan en az 30 faktörlü güneş koruyucusundan...
Ama bugün sadece günlük olarak cilt temizliğimi nasıl yaptığımdan bahsediyor olacağım.
Sebium'dan sonra Dermatologica'nın günlük microfoliantını kullanıyorum. Bir çeşit peeling. Ama en naziğinden. Uzun zamandır cilt bakımımın en önemli parçalarından. Bu aralar günlük kullanmaya özen gösteriyorum. Detaylı yorumları bir önceki postumdan okuyabilirsiniz.
Daha sonra tabii ki nemlendirici. Bence cilt bakımının en olmazsa, olmaz'ı! İyi nemlendirilmemiş cilt adeta susuz, kuru çöl topraklarına dönüşüyor. Ve bu şekilde bir cilt inanın ne yaparsanız yapın, sağlıklı görünmeyecektir. Kuru, normal, yağlı diye ayırmadan tüm cilt tiplerinin de mutlaka nemlendirici kullanması gerekir. Unutmayın cilt temizlendiğinde ph dengesi değiştiğinden kendini hırpalanmış, zedelenmiş algılar. Ve cilt temizliğinden sonra hemen cilt tipinize uygun bir nemlendirici kullanmazsanız cildiniz bu durumu düzeltmek,kurumuş cildi kendi kendine nemlendirmek,kendini onarmak adına daha çok yağ salgılamaya başlar.Yağlı ciltler de de durum aynı bunu unutmayın. Cilt tipinize uygun nemlendiriciyi günlük kullanmayı ilke haline getirmek lazım!
Nemlendirici olarak ben bu aralar Kiehl's markasının skin rescuerini deniyorum. Bana bir alışverişimde tester olarak vermişlerdi. Ama o kadar bereketliymiş ki kullan kullan bitiremedim :) Yüzdeki kızarıklığa falan iyi geldiği söyleniyor ama ben şu ana kadar böyle bir etkisini göremedim. Ama nemlendirme konusunda başarılı diyebilirim! Cildimde her hangi bir reaksiyona da yol açmadığından şimdilerde iyi geçiniyoruz. Ama kesin yorumlarımı, ürün detaylarını bir süre sonra belirteceğim ve full boyunu alıp almayacağıma karar vereceğim.
La Roche-Posay'in bu Effeclar A.I.'sine gelince... Şu ana kadar bundan daha iyi bir sivilce tedavisi görmedim-duymadım-bilmiyorum. Çıkmış, çıkmaya yüz tutmuş tüm sivilcelerin üstüne uyguluyorum. Ve ertesi güne mucizevi bir şekilde kurumuş oluyor. Gelmiş geçmiş en iyisi benim için. Nemlendiricimi uyguladıktan sonra mutlaka -eğer varsa- sivilcelerin tam üstüne bunu uyguluyorum.
Aşağıda gördüğünüz ise Kiehl'in avokadolu göz kremi. Nemlendirmekte bir dünya markası.
En sevmediğim kapatıcılarla bile barışmama neden olan, göz altıma her dokunduğumda nemli kalmasını sağlayan bir krem! Yapısı biraz kalın. Ama benim göz altlarıma kesinlikle iyi geliyor! Parmak ucuma aldıktan sonra iki parmağımı birbirine sürerek ürünü ısıttıktan sonra göz altıma uyguluyorum. Zira ürünün yapısı bence biraz garip. Isıtmadan direk göz altıma uyguladığımda kremsi yapısı sıvılaşıyor. Ve uygulaması biraz daha zor oluyor, ciltte kaymıyor mesela. Ancak ürünü parmaklarımla ısıtıp uyguladığımda, kullanımı da pek rahat. Ben dev boyunu almışım, ömürlük oldu bir nevi. Göz altlarıma gün boyunca kalıcı nem sağlamak için ufacık bir kısmı yeterli çünkü.
Ve tabii ki son olarak Blistex'in bu lip tone isimli renkli dudak nemlendiricisi. Orta okuldan beri kullandığım Nivea lip balmlarımı çöpe attıran ürün. Nemlendirmesini de çok seviyorum,renklendirip yüzüme canlı bir ifade vermesini de. Uyumadan önce bile sürüyorum o derece!
Bunlar benim günlük olarak kullandığım ürünler. Sizin önerileriniz var mı? Ya da bir sorunuz? Yorum olarak bırakabilirsiniz.
Öperim x x x
Etiketler:
bioderma sebium,
cilt bakımı,
cilt temizliği,
effeclar a.ı.,
göz altı kremi,
kiehls avokadolu göz kremi,
nemlendirici,
pazar bakımı,
sivilce kremi,
sivilce tedavisi,
yüz temizleme jeli
15 Haziran 2015 Pazartesi
Dermologica- Daily Microfoliant
Nasıl anlatsam, nerden başlasam?
Peelingler benim için cilt bakımının vazgeçilmez parçası. Kendimi bildim bileli mutlaka haftada 1-2 defa peeling yapıp cildimi ölü hücrelerden arındırmaya özen gösteriyorum. Bu güne kadar pek çok marka denedim, hiç biri cildimi çizmekten, hırpalamaktan, kullanım sorasında ise susuz çöl topraklarına çevirmekten bir adım öteye gidemedi. Tamam şu an yalan söylüyorum ,kesin arasında sevdiklerim olmuştur ama aklımın bir köşesinde yer etmemiş işte :)) Hassas, sivilceye meyilli, her şeyden nem kapan, huysuz bir cildim olduğu için kalın granüllü peelingleri bir türlü sevemedim desem tam da doğruyu söylemiş olurum ama.
Sonra annemin tavsiyesiyle Dermatologica'nın Daily Microfoliant ıyla tanıştım. Ürün diğer exfoliatorlerden farklı olarak 75 gramlık kutusunun içinde toz halde geliyor. Yüzü suyla temizledikten sonra, ıslak ellere yarım çay kaşığı kadar dökülerek kullanılıyor. Elde kremsi bir kıvama geldiğinde cilde masaj yapılarak uygulanıyor. Yani o tanecikli zımpara kıvamlı ürünlerden kesinlikle değil. Uygulandıktan sonra ben ciltte 2 dakika kadar bekletmeyi tercih ediyorum.
İçeriğinde pirinç enzimleri var. Ve salisilik asit. En etken iki madde bunlar diyebilirim. Salisilik asit zaten kimyasal peelinglerde kullanılan asit. Pirinç enzimleri ise uzak doğuda kadınların ciltlerini beyaz tutmak için eskinden beri sırlarıymış! Yani ürün hem peelingle cildinizi ölü deriden arındırıyor, hem de uzun vadede cilt tonunu eşitleme etkisi var. Hem de pudra formüllü olduğundan (diğer peelingler gibi kalın tanecikler içermediğinden) günlük olarak kullanılabiliyor. Gerçi zaten bu kısmı adından da belli:) İçeriğinde ayrıca papain ,yeşil çay, yulaf da var. Ve koku ve renklendirici içermiyor.
Benim kullanım sonrası deneyimlerime de değinecek olursak;
Her kullanım sonrası cildinizdeki o pütürcükleri temizliyor, tertemiz ediyor.
Yüzüm hemen daha bir aydınlık duruyor.
Kullanım sonrası susuz çöl topraklarına çevirmiyor.
Lekeye yönelik bir etkisi olduğunu pek görmedim. Ama günlük kullanımı tavsiye edilip ben de buna üşendiğimden lekelerde bir gelişme görmemiş de olabilirim!
Ama bence en önemli kısmı, her gün uygulandığında bile cildinizi asla yormuyor, hırpalamıyor.
Unutmamak lazım, cilt en büyük organımız! Ona iyi bakmak lazım ;)
9 Haziran 2015 Salı
Original Beauty Blender
Bu güne kadar Beauty Blender hakkındaki övgüleri duymayan herhalde kalmamıştır. Ben bir süre öncesine kadar almama konusunda baya direnmiştim açıkçası. Bir süngerin- hele de ufacık- yumurta şeklinde bir süngerin 53 lira etmesi fikrine uzun süre pek ısınabildiğimi de söyleyemem. Ama sonunda dayanamayıp bu furyaya ben de katıldım!
Beauty Blender artık hepimizin bildiği gibi ıslak-kuru kullanılabilen bir makyaj uygulama süngeri.
Bendeki pembe rengiyle birlikte (original) toplam 4 çeşit olarak üretilmiş. Kalanlar renksiz olan pure, siyah olan pro ve yeşil mini minnacık olan micro.mini beauty blenderlar.
Pure (beyaz olan) BB , boyasız formülüyle daha çok hassas ciltler için serum, krem, göz kremi uygulamak için geliştirilirken, pro daha çok uzun süreli makyaj malzemeleri kullanan profesyoneller için, mini ise original beauty blender'ın 4'te 1 boyutunda ve daha çok göz çevresi ve kontur uygulamaları için kullanılıyormuş.
Ben bunların arasında sadece yaklaşık 3 aydır deneyimlediğim original olanı ile ilgili olarak yorum yapacağım.
Beauty Blender'ı bir güzel ıslatıp, sıkıp, nemini de bir havlu yardımıyla aldıktan sonra önce amacına uygun olarak fondoten uygulamak için kullandım elbette. Son 1 yıldır asla ihanet etmeden kullandığım Dior'un Nude fondoteniyle kullanmayı denediğimde normal kullanımlarımdan daha farklı sonuç elde ettiğimi söylersem kocaman bir yalan olur! Ama Dior'un Nude fondotenin fırçayla, BB ile hatta parmaklarla bile uygulandığında aynı sonuç vermesi bunda etkili olmuş olabilir. Çünkü zaten hem çok kapatıcı olmayan hem de yapısı itibariyle ciltte zaten çok doğal-adeta kendi cildinizmiş gibi duran ve ıslak bitişli bir fondoten Aynı şekilde Guerlain'in meteorites serisinden olan Baby Glow'da da pek farklı sonuç elde edemedim zira ben bunu parmaklarımla uygulamayı çok seviyorum ve çok daha kolay geliyor açıkçası.
Tam bu süngerin aslında bir olayı yokmuş diye düşünmeye başlayacakken bir de MAC prolongwear kapatıcımı bunla dağıtayım dedim ve BOOM! Şu ana kadar aldığım en iyi sonucu, en kısa sürede aldım! Normalde mac prolongwear'ı parmaklarımla dağıtırım ancak eşit olarak dağıtması kapatıcının yoğun yapısı sebebiyle uzun zaman alıyor malesef. Ama BB ile neredeyse saniyeler içinde kapatıcım hem göz çevreme çok iyi oturdu, hem de çok doğal bir görünüm elde ettim. O gün bu gündür prolongwear'ı sadece beauty blender ile kullanıyorum.
Muhtemelen daha yoğun fondotenleri dağıtmakta da en az Mac prolongwear'ı dağıtmakta ve yüze adeta ikinci bir deri gibi oturtmakta başarılıdır. Ama ince yapılı fondotenlerde uygulamaya gerek görmüyorum ben. Pudra gibi toz ürünleri de kolayca Bb ile uygulama fikri de hoşuma gitmedi değil.
Temizlemesine gelecek olursak. Beauty Blender'ın bir de kendine ait temizleyicisi var.Ancak ben kendi yöntemlerimle temizlemeyi seçiyorum. Biraz bulaşık deterjanı, biraz zeytinyağı karışınca çok iyi bir sonuç çıkıyor açıkçası. Bir de temizleyicisine para vermek gereksiz bence. (Alttaki resimde bb'nin ıslak-kullanıma hazır ve benim bahsettiğim yöntemle temizlenmiş halini görebilirsiniz. İlk günkü gibi-lekesiz-tertemiz;) )
BB'nin negatif yanı ise bence her yıkamada renk akıtıyor oluşu. Boyalı oluşu hassas ciltler için problem yaratabilir. Bir dahakine beyaz renkli olanını tercih edeceğim.
Temizlemesine gelecek olursak. Beauty Blender'ın bir de kendine ait temizleyicisi var.Ancak ben kendi yöntemlerimle temizlemeyi seçiyorum. Biraz bulaşık deterjanı, biraz zeytinyağı karışınca çok iyi bir sonuç çıkıyor açıkçası. Bir de temizleyicisine para vermek gereksiz bence. (Alttaki resimde bb'nin ıslak-kullanıma hazır ve benim bahsettiğim yöntemle temizlenmiş halini görebilirsiniz. İlk günkü gibi-lekesiz-tertemiz;) )
BB'nin negatif yanı ise bence her yıkamada renk akıtıyor oluşu. Boyalı oluşu hassas ciltler için problem yaratabilir. Bir dahakine beyaz renkli olanını tercih edeceğim.
Sonuca gelecek olursam, Beauty Blender eğer yoğun yapılı ürünler kullanıyorsanız, uygulamada süper kolaylık sağlıyor. Ayrıca, hem yüz kontürünüzü, hem göz altı kapatıcınızı, hem fondoteninizi ve ayrıca üstüne pudranızı bile ayrı ayrı fırçalara gerek duymadan hem de aynı ürünle uygulama fikri bence muh-te-şem! Sevdim seni Beauty Blender. Koleksiyonuma hoş geldin :)
x x x
x x x
Bugün Ne Giydim?
Eskilerden beri ellilere tutkunum. O kabarık eteklere, renk renk kumaşlara... Bu sebepten 2 senedir moda dünyasında hakim olan midi eteklere benden çok sevinen eminim olmamıştır.
Bugün de bu aşağıda göreceğiniz tatlı kızımla böyle bir kombin yaptık. Umarım en az bizim kadar sizde seversiniz :)
Ayakkabım çok sevdiğim Louboutin'lerim. Narçiçeğimsi, pembemsi bir tonu var. Ancak rengin adını tam merak edenler için yazıyorum. Cameo Rose.
Yanındaki ise kutu şeklindeki çantam. Mudodan eski sezon. Minnoş kız kardeşimin doğum günü hediyesi :)
Benim sarı kızım pek bayıldı bu kombine. Sizler ne dersiniz?
Bugün de bu aşağıda göreceğiniz tatlı kızımla böyle bir kombin yaptık. Umarım en az bizim kadar sizde seversiniz :)
Eteği babannemle birlikte diktik. Ben çok kabarık dursun, daha da kabarık dursun diye diye söylenip durduğumdan tam daire yapmak zorunda kaldı canım babannem :) Eteğim yüksek bel ve ayak bileğinden bi 20 cm kadar kısa. Altına topuklularla giydiğimden pek de sıkıntı olmuyor ancak topuklu ayakkabıyla kullanamayacaksanız biraz daha kısa tercih etmekte fayda var;)
Üstüne ise bu yukarıda gördüğünüz, siyah düğme detayları ve küçücük kolları olan beyaz gömleği tercih ettim.
Ayakkabım çok sevdiğim Louboutin'lerim. Narçiçeğimsi, pembemsi bir tonu var. Ancak rengin adını tam merak edenler için yazıyorum. Cameo Rose.
Yanındaki ise kutu şeklindeki çantam. Mudodan eski sezon. Minnoş kız kardeşimin doğum günü hediyesi :)
Benim sarı kızım pek bayıldı bu kombine. Sizler ne dersiniz?
6 Haziran 2015 Cumartesi
En Sevdiğim Uygun Fiyatlı Rujlar- ESSENCE
Umurumda mı dünya'
Evet başlıktan anlaşıldığı gibi bugün günlük olarak kullandığım uygun fiyatlı rujlarımdan bahsedeceğim. Nerede hatırlamıyorum ama eski postlarımdan birinde mutlaka incecik dudaklarım olduğundan daha naturel tonlu rujları kendime kullandığımı mutlaka belirtmişimdir. Uçuk pembeler, nude tonlar tam olarak bana göre. Konu da uygun fiyatlı ruj olduğuna göre, artık hepimizin bildiği uygun fiyatı ve güzel dokularıyla tanınan Essence rujlardan bahsediyor olmam kaçınılmaz.
Essence rujlar uygun fiyatlı olmalarının yanı sıra; yumuşacık dokuları ve nemlendirici özellikleriyle favorim! Dudakları asla kurutmuyorlar. Kalıcıkları zayıf ancak fiyatları dolayısı ile bu tamamıyle göz ardı edilebiliyor bence.
Sağ baştan; en sevdiğimden ve en çok kullandığımdan başlayayım. Natural Beauty-07. Muhteşem bir tonu var, her türlü makyaja uyum sağlıyor. Benim en sevdiğim nude ruj olur kendisi. Bitmek üzere oluşundan da anlayabilirsiniz. No make up-make up'larda bile çok rahat kullanıyorum.
Sağdan ikincisi ise,10-Cotton Candy. Adından da anlaşıldığı gibi şeker renginde, mavi alt tonlu bir pembe. Yaz aylarına çok iyi uyum sağlıyor. Bikini üstüne bile çok yakışıyor!
Sağdan üçüncüsü; 13-Love Me. Naturel Beauty'e göre biraz daha şeftali. Yine nude tonlar kategorisinde.
Ve son olarak aralarında en koyusu olan 04- On The Catwalk. Hafif kiremit tonlu, gündüzden geceye, her türlü makyaj için kurtarıcı bir ton.
Umarım en az benim sevdiğim kadar seversiniz,
öperim x x x
27 Mayıs 2015 Çarşamba
MAKE UP FOR EVER- FULL COVER KAPATICI
Yazın gelmesiyle birlikte herkes neme ve terlemeye dayanıklı ürün arayışına girdi. Bu sebepten aslında daha önce kısa da olsa değindiğim MUFE'nin Full Cover kapatıcısını daha detaylı anlatmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Full Cover'la bir kaç ay öncesinde tanıştım. İlk başlarda yaptığım yorumu okuyanlar bilirler pek de pozitif fikirlerim yoktu bu ürünle ilgili. Zira bendeki rengi cilt tonuma uymuyordu. Ve sarı olduğu için de göz altı morluklarımı daha kapatmaktan ziyade bana sarılıklı gibi bir görünüm veriyordu.
Ancak bronzlaştıktan sonra cilt tonuma daha çok uyduğunu görünce artan nemle beraber bir daha deneyeyim istedim. (Çok severek kullandığım Mac Prolongwear'ı düşürüp kırmış olmam da elimdeki diğer ürünleri kullanmam için de fırsat olmadı değil:) )
Full cover suya dayanıklı oluşuyla yaz ayları için biçilmiş kaftan.Bir de üzerine Mac'in Prep+Prime- Transparan pudrasını uygulayınca dışarıdaki sıcağa ve neme rağmen göz altı çizgilerine dolmadan, tüm gün kalıcı bir sonuç elde edebiliyorum.
Ürün neredeyse bir fondoten büyüklüğünde geliyor yani size oldukça uzun süre yetecek, bereketli bir ürün. Parfüm ve paraben içermiyor.
Yapısı kalın ve oldukça kapatıcı. Yani yoğun göz altı morluğu problemi yaşayanlar için çok uygun diyebilirim.
Uygulaması ise biraz problemli. Yapısı biraz silikonlu gibi. Dağıtması ise çok zor. Beauty Blenderla- parmaklarımla ve fırçayla ayrı ayrı uyguladım. Ama aralarında elde ettiğim en başarılı sonuç Real Techniques'in pointed foundation fırçasıyla oldu. Uygulamak için çok vaktim varsa da en iyi çözüm parmaklar!
Malesef daha önce belirttiğim gibi, ürün göz altlarınızı susuz çöl topraklarına çeviriyor. Kiehl's in avocakolu göz kreminin ne kadar yoğun nem sağladığını kullananlar bilirler. Bu kapatıcıyı cildimden temizlediğimde ve avokadolu göz kremini sürdüğümde saniyeler içinde cildim ürünü çekiyor. Ne kadar kurutuyor bir hayal edin :)
Sonuç olarak yaz sıcakları başladığından, cildimde diğer kapatıcılar artık durmadığından dolayı şimdilerde elimin en sık gittiği kapatıcım tüm negatiflerine rağmen MUFE- Full Cover. Ve plaja giderken bile gönül rahatlığımla kullanıyorum. Üstelik su geçirmez! Malum düğün-mezuniyet ve plaj partileri mevsimi. İlgilenenlere duyurulur! :)
x x x
11 Mayıs 2015 Pazartesi
URBAN DECAY-PERVERSION MASKARA
Maskarayla olan gönül bağım eskilerden kalma benim. Filiz Akın. Herşey onun yüzünden :) O eski filmlerinde gözlerini süze süze bi baktı kocaman dolgun kirpikleriyle, benim bilinç altıma kalın, upuzun kirpikleri soktu bi kere! Herneyse,,
Yazdıklarımdan anlaşılacağı gibi kirpik beklentim uzun, dolgun,simsiyah kirpikler. Hatta takma kirpik gibi dursun, başka bişey istemem ! Kendi kirpiklerime gelince, o konuda şanslılardanım sanırım. Her ne kadar uçları sarı olduğu için rimelsiz kel aynak gibi dursalarda kirpiklerim uzun ve az da sayılmaz.
Uzun yıllar DIOR-BlackOut 'la bir beraberliğimiz oldu, 8-10 tüp bitirdikten, evde iki tane yedekledikten sonra (Sevdim mi böyle severim.) değişik maskara arayışına da gireyim dedim. Ve sephoraya gidip dolgun ve uzun kirpikleri sevdiğimi , waterproof maskara ise asla istemediğimi belirtince çalışan bana anında URBAN DECAY-PERVERSION maskarayı çıkardı. İlk anda biraz çekimser yaklaşsam da görevli maskarayı alt kirpiklerimde deneyince kaptım eve geldim.
Maskarayla ilgili ilk görüşlerime gelecek olursak;
Kesinlikle bir kaç kat üst üste uygulayınca Dior-Blackout gibi duruyor. Fırçası da çok benzer zaten bence. Waterproof maskaralar kirpiklerimi döktüğü için, en sevdiğim maskara da blackout olduğu için gün içinde az da olsa göz kapağıma transfer olmasına pek bişey demiyordum açıkçası. Gülü seven dikenine katlanır derler ne de olsa. Ama PERVERSION tüm gün boyunca akmadan (Dubai'deki neme rağmen) yerinde durup, göz kapağına transfer olmayarak gönlümü kazandı. Fiyat olarak da dior a göre daha uygun ayrıca.
Kirpikleri daha dolgun, kalın ve uzun gösteriyor. Adeta takma kirpik etkisi. Ama tek kat sürüldüğü zaman da gayet günlük olarak kullanılabilir bir maskara. Ve simsiyah! Göz kapağına bulaşmıyor, Gün içinde göz altına akarak gözlerinizi rakun gibi göstermiyor. E fiyat da dior a göre daha uygun. Yani sözün kısası, ilk izlenim olarak ben Perversion'u çok sevdim. 8-10 paketten sonra Dior'a veda edip, yoluma şimdilik Perversionla devam edeceğim.
Öperim. x x x
2 Nisan 2015 Perşembe
BİTENLER-ÇÖPE GİDENLER VOLUME 2
Küçüklüğümden beri severim makyaj masalarını. Ve onları süsleyen güzel kutulara, makyaj malzemelerinin şirin ambalajlarına bayılırım. Kokuya takıntılıyım, herşey güzel kokmalı bence. Hele ki kadın... Geçtiği yerden yarım saat sonra geçseniz bile parfüm kokusu orada kalmalı...
Yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere cilt bakım ürünleri, makyaj malzemeleri, saç bakımı için ürünler her zaman almayı en çok sevdiğim ürünler arasında oldular. Ancak hassas cildim nedeniyle en ufak bir vucut nemlendiricisi alacağım zaman bile çok iyi araştırıyorum. Tam anlamıyla kılı kırk yarıyorum diyebilirim! Tahmin edersiniz ki bu sebeplerle bloglarda okumayı, vloglarda ise izlemeyi en çok sevdiklerim arasında hep biten ürünlere dair yorumlar var.
Benim bitirdiklerim-2 bölümümdeki kısa kısa yorumlarıma gelecek olursak;
-SOSKIN- Gentle Purifying Cleansing Gel (Yüz Yıkama Jeli): Türkiye'de satılıp satılmadığından emin olamadığım SOSKIN'in menşei Fransa. Günlük temizleyici olarak uzun süredir bu ürünü kullanıyorum. İçeriğinde çay ağacı yağı ve salatalık özleri var ayrıca da antiseptik bir ürün. Cilt temizliğinde etkili olan bu ürünü aynı zamanda makyaj çıkarıcı olarak da kullanmak mümkün. Cilt temizliğinden sonra bir miktar kuruluk yapıyor ama göz ardı edilemez düzeyde değil. Özellikle sivilceye eğilimli, yağlı ciltler için tavsiye edebileceğim bir ürün diyebilirim. Yurt dışı gezilerinizden birinde gözünüze ilişirse bir deneyin derim.
-SEPHORA-Triple Action Cleansing Water (Makyaj Temizleme Suyu): Bu ürün Bioderma ve Garnier'in makyaj temizleme sularına muadil diyebilirim. Yüz ve göz makyajını aynı anda temizliyor. Üstelik bence Bioderma ve Garnier'e göre makyaj çıkarmakta daha başarılı. Ancak ben yüzümü bununla temizledikten sonra yüzümü yapış yapış hissediyorum ve gidip yüzümü mutlaka yeniden yıkıyorum. Yüzümü mutlaka yıkayacaksam makyaj temizleme suyuna niye ihtiyacım olsun ki dedim ve bu ürünü daha iyisini bulana kadar Garnier kusursuz temizleme suyuyla değiştirdim.
-COLLISTAR-Anti Age-Cleansing Milk- (Yüz ve Göz için Makyaj Çıkarma Sütü) Bu ürün neredeyse olduğu gibi çöpe gidenlerden malesef! Bir süredir sadece göz makyajını çıkarmak için kullanıyor, cildime uygulamıyordum. Bir gün şeytan dürttü (Sephora'nın makyaj temizleyicisi de bitti), cilt makyajımı temizlemek için kullanayım dedim. Sabah kalktım bir de ne göreyim!!! Yüzüm mayın tarlası! Ergenlik dönemlerimde bile asla sivilce çıkmayan yanağımda bile kocaman bir sivilce vardı! Hala bu ürünün çıkardığı sivilcelerin geçmesi için çırpınıyorum!!! Üstelik göz makyajını da temizlemekte yetersiz!
-Dermatologica-UltraCalming Mist- Yatıştırıcı yüz spreyi: Bu ürüne bayıldım. Sıktığımda cildime az da olsa nem veriyor, kızarıklık varsa hafifletiyor ve hassasiyeti azaltıyor. Kesinlikle bir dahakine büyük boyunu alacağım. Tabii ki küçük boy şişeyi atmıyorum. İçini doldurup seyahatlerde kullanacağım. Çantam için muhteşem bir boy çünkü!!
-SHISEIDO -SPF 50 Güneş Koruması-Yüz ve Vucut İçin: Açık tenli olduğum için cildime yaz/kış güneş koruyucu kullanıyorum. Bu da çok sevdiğim güneş koruyucularından. Yüz için kullandığım güneş koruyucuları genelde sivilcelenme yaptığından bana uygun olanını seçmem zor oluyor. Bununla çok iyi geçiniyorduk ki kaybettim. Bir süre arayıp bulamayınca da ümidi kestim, Dermatologica'nın güneş koruyucusunu aldım. Ondan da çok memnunum tabii ki. Bu kremciğim yarısı dolu vaziyette çöpe gidiyor. Malesef alalı 1 yılı geçmişti. Ayrıca da mutlaka dikkat edin, güneş koruyucularının ömrü açıldıktan sonra 1 yıldır. Sonrasında mutlaka atmanız gerekir.
-Milkshake- Nemlendirici Saç Köpüğü- Bu ürün ile ilgili detaylı yorumu şurada bulabilirsiniz. Mis gibi kokar, bittikçe alınası ve de çok başarılı.
-Clinique-Repairwear Laser Focus Göz Kremi: Hakkında söyleyecek çok şeyim yok aslında. Sıradan bir göz kremi daha diyebilirim kısaca. Zaten yeni bir göz kremi arayışındayım. Kiehl's markasına ait bir kaç tester denedim ancak o da C vitamini içerdiği için göz etrafımı çok tahriş etti. Bir dahakine de Kiehl's in avocadolu göz kremine de şans vereyim diyorum. Eğer o da olmazsa 'seni sevmek için çok çalıştım ama olmadı Kiehl's' i gönül rahatlığıyla söyleyebileceğim.
- Victoria's Secret El Kremi-Amber Romance: Bu markayı çok başarılı buluyorum. Özellikle body butterlar ve saç ürünleri konusunda. Kokuları muhteşem!!! El kremi olarak bu ilk denememdi ancak buna da bayıldım. Nemlendirmesi gerçekten çok iyi, Kremler konusunda Victoria's Secret beni tamamen içine çekmiş durumda!
-Nivea Dudak Nemlendiricisi- Benim için yerini Blistex-Lip tone çoktan aldı bile.
Ve gelelim bir süredir bitirdiğim tek makyaj ürünü olan maskaraya;
-DIOR-BLACKOUT: Blackout'u tek başına detaylı olarak yazmayı bile düşündüm. Bu maskarayı nasıl anlatsam neler desem bilmiyorum. Öve öve bitiremeyeceğim herhalde. Benim çok seyrek ve kısa kirpiklerim yok. Dolayısıyla bir maskaradan beklentim dolgunluk, siyahlık ve biraz daha uzunluk diyebilirim.
Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bu maskara her kullanışımda takma kirpik etkisi veriyor. Uzatıyor, dolgunlaştırıyor. Muhteşem gösteriyor. En iddiasız makyajları bile iddialı hale getiriyor. Gerçekten simsiyah olan DIOR-BLACKOUT'tan 5 veya 6 tane bitirmiş olabilirim. Benim vazgeçemediklerimden.
Tek negatif yanı göz kapağına az da olsa transfer olabilmesi. (Ben göz ardı ediyorum.)
Bunu Waterproof olanıyla düzeltmek mümkün tabii. Ancak blackout'u ne kadar seviyorsam Waterproof halinden de bir o kadar nefret ediyorum. Dolgunluk konusunda normali kadar başarılı olmaması bir yana,çıkmıyor yahu! Zamk gibi yapışıyor kirpiklere. Kirpiklerimi döktükten sonra dolu haliyle çöpe gidenlerdendir kendisi.
Niye parfum yok derseniz; parfümlerimle ilgili daha detaylı bir inceleme yapmaya karar verdim derim.
Bir de öperim. x x x
Yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere cilt bakım ürünleri, makyaj malzemeleri, saç bakımı için ürünler her zaman almayı en çok sevdiğim ürünler arasında oldular. Ancak hassas cildim nedeniyle en ufak bir vucut nemlendiricisi alacağım zaman bile çok iyi araştırıyorum. Tam anlamıyla kılı kırk yarıyorum diyebilirim! Tahmin edersiniz ki bu sebeplerle bloglarda okumayı, vloglarda ise izlemeyi en çok sevdiklerim arasında hep biten ürünlere dair yorumlar var.
Benim bitirdiklerim-2 bölümümdeki kısa kısa yorumlarıma gelecek olursak;
-SOSKIN- Gentle Purifying Cleansing Gel (Yüz Yıkama Jeli): Türkiye'de satılıp satılmadığından emin olamadığım SOSKIN'in menşei Fransa. Günlük temizleyici olarak uzun süredir bu ürünü kullanıyorum. İçeriğinde çay ağacı yağı ve salatalık özleri var ayrıca da antiseptik bir ürün. Cilt temizliğinde etkili olan bu ürünü aynı zamanda makyaj çıkarıcı olarak da kullanmak mümkün. Cilt temizliğinden sonra bir miktar kuruluk yapıyor ama göz ardı edilemez düzeyde değil. Özellikle sivilceye eğilimli, yağlı ciltler için tavsiye edebileceğim bir ürün diyebilirim. Yurt dışı gezilerinizden birinde gözünüze ilişirse bir deneyin derim.
-SEPHORA-Triple Action Cleansing Water (Makyaj Temizleme Suyu): Bu ürün Bioderma ve Garnier'in makyaj temizleme sularına muadil diyebilirim. Yüz ve göz makyajını aynı anda temizliyor. Üstelik bence Bioderma ve Garnier'e göre makyaj çıkarmakta daha başarılı. Ancak ben yüzümü bununla temizledikten sonra yüzümü yapış yapış hissediyorum ve gidip yüzümü mutlaka yeniden yıkıyorum. Yüzümü mutlaka yıkayacaksam makyaj temizleme suyuna niye ihtiyacım olsun ki dedim ve bu ürünü daha iyisini bulana kadar Garnier kusursuz temizleme suyuyla değiştirdim.
-COLLISTAR-Anti Age-Cleansing Milk- (Yüz ve Göz için Makyaj Çıkarma Sütü) Bu ürün neredeyse olduğu gibi çöpe gidenlerden malesef! Bir süredir sadece göz makyajını çıkarmak için kullanıyor, cildime uygulamıyordum. Bir gün şeytan dürttü (Sephora'nın makyaj temizleyicisi de bitti), cilt makyajımı temizlemek için kullanayım dedim. Sabah kalktım bir de ne göreyim!!! Yüzüm mayın tarlası! Ergenlik dönemlerimde bile asla sivilce çıkmayan yanağımda bile kocaman bir sivilce vardı! Hala bu ürünün çıkardığı sivilcelerin geçmesi için çırpınıyorum!!! Üstelik göz makyajını da temizlemekte yetersiz!
-Dermatologica-UltraCalming Mist- Yatıştırıcı yüz spreyi: Bu ürüne bayıldım. Sıktığımda cildime az da olsa nem veriyor, kızarıklık varsa hafifletiyor ve hassasiyeti azaltıyor. Kesinlikle bir dahakine büyük boyunu alacağım. Tabii ki küçük boy şişeyi atmıyorum. İçini doldurup seyahatlerde kullanacağım. Çantam için muhteşem bir boy çünkü!!
-SHISEIDO -SPF 50 Güneş Koruması-Yüz ve Vucut İçin: Açık tenli olduğum için cildime yaz/kış güneş koruyucu kullanıyorum. Bu da çok sevdiğim güneş koruyucularından. Yüz için kullandığım güneş koruyucuları genelde sivilcelenme yaptığından bana uygun olanını seçmem zor oluyor. Bununla çok iyi geçiniyorduk ki kaybettim. Bir süre arayıp bulamayınca da ümidi kestim, Dermatologica'nın güneş koruyucusunu aldım. Ondan da çok memnunum tabii ki. Bu kremciğim yarısı dolu vaziyette çöpe gidiyor. Malesef alalı 1 yılı geçmişti. Ayrıca da mutlaka dikkat edin, güneş koruyucularının ömrü açıldıktan sonra 1 yıldır. Sonrasında mutlaka atmanız gerekir.
-Milkshake- Nemlendirici Saç Köpüğü- Bu ürün ile ilgili detaylı yorumu şurada bulabilirsiniz. Mis gibi kokar, bittikçe alınası ve de çok başarılı.
-Clinique-Repairwear Laser Focus Göz Kremi: Hakkında söyleyecek çok şeyim yok aslında. Sıradan bir göz kremi daha diyebilirim kısaca. Zaten yeni bir göz kremi arayışındayım. Kiehl's markasına ait bir kaç tester denedim ancak o da C vitamini içerdiği için göz etrafımı çok tahriş etti. Bir dahakine de Kiehl's in avocadolu göz kremine de şans vereyim diyorum. Eğer o da olmazsa 'seni sevmek için çok çalıştım ama olmadı Kiehl's' i gönül rahatlığıyla söyleyebileceğim.
- Victoria's Secret El Kremi-Amber Romance: Bu markayı çok başarılı buluyorum. Özellikle body butterlar ve saç ürünleri konusunda. Kokuları muhteşem!!! El kremi olarak bu ilk denememdi ancak buna da bayıldım. Nemlendirmesi gerçekten çok iyi, Kremler konusunda Victoria's Secret beni tamamen içine çekmiş durumda!
-Nivea Dudak Nemlendiricisi- Benim için yerini Blistex-Lip tone çoktan aldı bile.
Ve gelelim bir süredir bitirdiğim tek makyaj ürünü olan maskaraya;
-DIOR-BLACKOUT: Blackout'u tek başına detaylı olarak yazmayı bile düşündüm. Bu maskarayı nasıl anlatsam neler desem bilmiyorum. Öve öve bitiremeyeceğim herhalde. Benim çok seyrek ve kısa kirpiklerim yok. Dolayısıyla bir maskaradan beklentim dolgunluk, siyahlık ve biraz daha uzunluk diyebilirim.
Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bu maskara her kullanışımda takma kirpik etkisi veriyor. Uzatıyor, dolgunlaştırıyor. Muhteşem gösteriyor. En iddiasız makyajları bile iddialı hale getiriyor. Gerçekten simsiyah olan DIOR-BLACKOUT'tan 5 veya 6 tane bitirmiş olabilirim. Benim vazgeçemediklerimden.
Tek negatif yanı göz kapağına az da olsa transfer olabilmesi. (Ben göz ardı ediyorum.)
Bunu Waterproof olanıyla düzeltmek mümkün tabii. Ancak blackout'u ne kadar seviyorsam Waterproof halinden de bir o kadar nefret ediyorum. Dolgunluk konusunda normali kadar başarılı olmaması bir yana,çıkmıyor yahu! Zamk gibi yapışıyor kirpiklere. Kirpiklerimi döktükten sonra dolu haliyle çöpe gidenlerdendir kendisi.
Niye parfum yok derseniz; parfümlerimle ilgili daha detaylı bir inceleme yapmaya karar verdim derim.
Bir de öperim. x x x
Etiketler:
bitenler,
clinique göz kremi,
dior blackout maskara,
güzellik önerileri,
makyaj önerileri,
maskara önerisi,
rimel önerisi,
SEPHORA YORUM,
ürün incelemesi,
ürün yorumları
25 Mart 2015 Çarşamba
STİL FOCUS: BLAKE LIVELY'NİN GÜZELLİK SIRLARI
Fenomen haline gelen Gossip Girl'de Serena Van Der Woodsen olarak tanıdık biz Blake'i. Dizi bitti, ama Serena hala gönüllerimizin kraliçesi.
Blake Lively o masmavi gözleri , o güzel altın sarısı saçları, kusursuz fiziği ve birbirinden muhteşem kombinleriyle artık bir stil ikonu. Siz de onun güzellik sırlarını öğrenmek ister misiniz?
Öncelikle saçlarından başlamak gerek. Çünkü tahmin edersiniz ki o dağınık,uğraşılmamış duran, ışıl ışıl parlayan ve Blake'in altın sarısı saçlarıyla artık bütünleşmiş olan o güzel dalgalar artık onun imzası haline geldi.
En iyi kuaförlerin elinden çıkmış gibi duran bu güzel dalgaların sırrı aslında çok basit!
En iyi kuaförlerin elinden çıkmış gibi duran bu güzel dalgaların sırrı aslında çok basit!
Blake saçlarını yıkadıktan sonra kurumaya yakın bir balerin topuzuyla tutturduğunu ve evinde sürekli olarak bulundurduğu bir şişe dolusu okyanus suyunu şekillendirirken saç spreyi olarak kullandığını söylüyor. Kulağa mantıklı geliyor aslında. Hepimiz o denizden çıktığımızda oluşan güzel dalgaların hayranı değil miyiz? Saçın yapısı biraz sertleşirken verilen şekil daha kolay kalıyor aynı zamanda da dağınık duruyor. Adeta üçlü kombo! Buna benzer olarak benim aklıma ilk gelen ürün Tony&Guy'ın deniz tuzu spreyi. Ayrıca Blake saçlarını da kendisi kesiyormuş!
Saç bakım sırlarını ise annesinden almış! Saçlarında kuruluk hissettiğinde yaptığı maskeler haricinde bir de saçlarını şampuanlamadan önce, saç uçlarına hindistan cevizi yağı veya mayonez sürüyor. Evet yanlış duymadınız MAYONEZ! Bu şampuanın saç uçlarını kurutmasını engelliyor. Hindistan cevizi yağı sürmek çok iyi fikir ancak mayonez fikrine alışabileceğimi sanmıyorum.
Çantasından parfümünü hiç ayırmıyor.Ona göre parfüm bir şişe içine sıkıştırılmış tazelik ve kendine güven. 'Sıkıyorsunuz, ve yenilenip güçlenmiş hissediyorsunuz.' diyor Blake.
Ayrıca yanında iyi bir maskara ve lipgloss taşıyor.Mercan renkli lipglosslar da favorisi. Gucci Premiere hariç ( Blake Aynı zamanda markanın yüzü) 20 çeşit parfümü var.
Ona göre güzellik insanın kendini nasıl iyi hissettiğiyle alakalı. Çok makyaj yaptığında kendisi gibi hissetmiyor. Cat eye'lar ona göre değil.Çabasız gözüken ve naturel makyaj görünümleri onu yansıtıyor. Zaten onu genelde hep soft tonlarda yapılmış makyajlarla görüyoruz. Göz makyajında altın tonları, uçuk pembeler, bronzerlar adeta makyajında imza haline geldi.
Sevdiği ürünler arasında Mason Pearson markasına ait saç fırçası, La Mer'in kremleri, Chanel Inmitable maskara, Kerastase'in saç maskeleri ve OPI'nin ojeleri varmış!
Son zamanlarda pek çoğumuzun stil ikonu olan Blake'in de stil ikonları var elbette. Bunlardan başı çekenler ise Katherine Hepburn ve tüm zerafetiyle Grace Kelly.
24 Şubat 2015 Salı
YENİ SEZON STİL ÖNERİLERİ- SÜETİN YÜKSELİŞİ
Biraz da stilden bahsedelim.
Eskiden sadece ayakkabılar,çizmeler ve tabii ki çok uzun zamandır ceketlerde tercih ettiğim deri; son yıllardaki hızlı yükselişi ile artık günlük hayatımın bir parçası.
Siyah küçük elbiseler, deri materyalle hazırlandığında ve koyu renk göz makyajı, koyu renk dudaklarda tamamlandığında çok 'vamp' bir görüntü elde etmenizi sağlarken, o tatlı soft renklerle hazırlanan deri elbiseler, etekler, hatta pantolonlar günlük hayatta kullanıma imkan tanıyor.
Ben daha sofistike kullanmayı tercih edenlerdenim.
Deri kalem etekler! Yaklaşık 2 senedir dolabımın baş köşesinde yer edindiler.
Gece davetlerde siyah deri kalem etekleri, şık-klasik gömlekler ve siyah stilettolarla tamamlarken, günlük hayatımda ise bordo tonlarında kalem etekleri soft pembe kazaklarla kombinleyip altına babetle veya loaferlarla kombinlemeye bayılıyorum! Krem- bej tonlarında deri mini elbiseleri ise uzun- topuksuz çizmeler ve üstüne salaş ve uzun hırkalarla kullanmak favorim!
Dikkat ettiğim tek nokta ise deri etekler veya elbiseler kullanacağım zamanlarda makyajımı, saçımı minimal düzelde tutmak. Sade bir at kuyruğu, salaş bir örgü, belki tepeden dağınık yapılmış bir topuz ve soft tonlardaki bir makyaj... Hepsi bu!
Derinin önümüzdeki sezonda bizlerle olacağı garanti.
Ve tabii önümüzdeki sezon yine yükselişe geçecek olan süet ve nubuk detaylar!
Süet ve nubuk gömleklerle, elbiselerle hatta pantolonlarla geliyor. Chloe'nin yeni koleksiyonunun en hit detayı bence süet gömlekler. Aynı şekilde Chanel 2015-2016 sonbahar kış koleksiyonunda süet gömleklere bolca yer verdi.
Güzel Elena Perminova ise bu trendin öncülerinden...
Önümüzdeki sezon için dolabınıza süet birer gömlek eklemeyi unutmayın!Ve tabii deriden de uzak durmayın :)
Öperim!
Eskiden sadece ayakkabılar,çizmeler ve tabii ki çok uzun zamandır ceketlerde tercih ettiğim deri; son yıllardaki hızlı yükselişi ile artık günlük hayatımın bir parçası.
Siyah küçük elbiseler, deri materyalle hazırlandığında ve koyu renk göz makyajı, koyu renk dudaklarda tamamlandığında çok 'vamp' bir görüntü elde etmenizi sağlarken, o tatlı soft renklerle hazırlanan deri elbiseler, etekler, hatta pantolonlar günlük hayatta kullanıma imkan tanıyor.
Ben daha sofistike kullanmayı tercih edenlerdenim.
Deri kalem etekler! Yaklaşık 2 senedir dolabımın baş köşesinde yer edindiler.
Gece davetlerde siyah deri kalem etekleri, şık-klasik gömlekler ve siyah stilettolarla tamamlarken, günlük hayatımda ise bordo tonlarında kalem etekleri soft pembe kazaklarla kombinleyip altına babetle veya loaferlarla kombinlemeye bayılıyorum! Krem- bej tonlarında deri mini elbiseleri ise uzun- topuksuz çizmeler ve üstüne salaş ve uzun hırkalarla kullanmak favorim!
Dikkat ettiğim tek nokta ise deri etekler veya elbiseler kullanacağım zamanlarda makyajımı, saçımı minimal düzelde tutmak. Sade bir at kuyruğu, salaş bir örgü, belki tepeden dağınık yapılmış bir topuz ve soft tonlardaki bir makyaj... Hepsi bu!
Derinin önümüzdeki sezonda bizlerle olacağı garanti.
Ve tabii önümüzdeki sezon yine yükselişe geçecek olan süet ve nubuk detaylar!
Süet ve nubuk gömleklerle, elbiselerle hatta pantolonlarla geliyor. Chloe'nin yeni koleksiyonunun en hit detayı bence süet gömlekler. Aynı şekilde Chanel 2015-2016 sonbahar kış koleksiyonunda süet gömleklere bolca yer verdi.
Güzel Elena Perminova ise bu trendin öncülerinden...
Önümüzdeki sezon için dolabınıza süet birer gömlek eklemeyi unutmayın!Ve tabii deriden de uzak durmayın :)
Öperim!
19 Şubat 2015 Perşembe
KIEHL'S MIDNIGHT RECOVERY CONCENTRATE - MIDNIGHT RECOVERY EYE
Kiehl's in midnight recovery 'mucizevi' gece serumunun içeriğinde lavanta, ıtır ,biberiye , gül, skualan, akşam sefası, kişniş ve kuşburnu yağı haricinde, omega3, 6 ve 9 var. Uzun zamandır neredeyse 'tüm' bloggerlar tarafından binlerce 'hype' alan hatta hype'lara doymayan bu ürünü koşa koşa aldım. Ciltteki renk eşitsizliklerini dengelediği, sabah kalkınca hissedilen mucizevi nem , sivilcelere çözüm olması falan ürünün anlatıla anlatıla bitirilemeyen tarafları.
Bu yazım anlaşıldığı kadarıyla pek pozitif bir yazı olmayacak.
Ürün damlalıkla birlikte geliyor. Ve elinize aldığınız 3 damlayı elinizde ısıtarak yatmadan önce tampon hareketlerle yüzünüze uygulamanız gerekiyor. Şunu öncelikle belirtmeliyim ki bu ürün cildimde hiç yaşamadığım kadar sivilcelenme yaptı! Öncelikle tabii ki seruma bağlamadım. Çevresel etkenlere, regl dönemine, strese, hatta kullandığım diğer ürünlere... Dermatologa bile gittim!
Sonra internette ürünün içeriğinde yoğunca bulunan lavanta yağını araştırmaya başladım. Lavanta yağı uzun zamandır cilt uzmanları tarafından tartışılıyor. Ve kesinlikle alerjen! İçeriğinde %1 e yakın cildi tahriş eden 'camphor' bulunuyor. Hatta bazı insanlarda mide bulantısına, kusmaya ve baş ağrısına bile sebep olabiliyormuş.
Cildim çok hassas ve alerjik olduğu için tabii ki ben bu yan etkisiyle karşılaştım. Ancak onun haricinde benim cildimde renk tonu eşitsizliği konusunda falan da bir işe yaramadı. Sabah uyandığımda nemli bir ciltle uyanıyorum evet ama bu cildimde yarattığı sorunları göz ardı etmeme neden olmuyor tabii ki.
Bu ürün için söyleyebileceğim tek şey tester'ını kullanmadan almayın, cildiniz alerjikse eğer kesinlikle uzak durun. Unutmayın ki lavanta yağı her cilt için iyi olmayabilir.
Gelelim Midnight recovery isimli gece göz kremine. Serumdan olduğu kadar bu kremden de beklentim büyüktü. Bu herhangi bir alerjik reaksiyona yol açmadı ama herhangi bir etki de göstermedi açıkçası. Nemlendirmesi yeterli değil ve kesinlikle göz altı morluklarınızda herhangi bir etki göstermiyor. Ya da bende göstermedi.Bence sıradan bir göz kremi. Hatta sıradan göz kremi için fazlaca fiyatlı diyebiliriz.
Midnight recovery serisi ile yolumuzun sonuna geldik. Ve bir daha hiç görüşmeyeceğiz!
Öperim x x x
12 Şubat 2015 Perşembe
Sevgililer Günü Kombin Önerisi
Bence o gün en önemlisi herşeyi dozajında tutmak. Özel günlerde bazı kızlarımız güzel görünücez derken boya fıçısına batmış da çıkmış gibi oluyorlar ya çok üzülüyorum ben :(
O gün için planınız ne olursa olsun, şeker bir kokteyl elbisesi, kaliteli-klasik bir ayakkabı, hafif yapılmış-soft renklerden oluşan bir makyaj ve misler gibi kokan bir parfüm ile geceye hazırsınız!
Benim tercihim soft renklerden oluşan aşağıdaki mini elbise. Altına uzun zamandır dolabımın baş köşesinde duran pigalle'lerim ve bir clutch tan yana olucak. Ama tabii ki siyah kalem elbiseler her zaman kurtarıcımız! Her zaman şık- her zaman güzeller!
Bir de ufacık bir öneri. Kırmızı ruj sevgililer günü ile özdeşleşti biliyorum ama şahsen benim tercihim yemek yiyeceğim zamanlarda kırmızı rujdan uzak durmak. Bulaşır, dağılır, sürekli tazelemek gerekir. Mat ve kalıcı rujlardan tercih ederseniz de gecenin sonunda dudaklarınızı fazlaca kurutacağından kötü bir görünüm sağlar. O gün hepimizin isteği güzel görünmek değil mi?
İnci Kolye (Zara-Eski Sezon)
Parfume: Chloe
Ayakkabı: Christian Louboutin- Pigalle
Herkese iyi eğlenceler ve Happy Valentine's Day!
x x x
LUSH-BUBBLE GUM LIP SCRUB VE EVDE DUDAK PEELINGI YAPIMI
Kışın kendini gösterdiği, dudakların iyice kuruduğu bugünlerde dudak bakımını ihmal etmiyoruz değil mi? Hele de sevgililer günü bu kadar yakınımızdayken...
Bugün bu şeker mi şeker, tatlı mı tatlı dudak peelinginden bahsetmek istedim. Şeker ve tatlı derken baya ciddiyim aslında. İçeriğinde bildiğimiz toz şeker var ve tadı muhteşem! Sakız gibi... (Evet tadına tabii ki baktım :) )
Benim dudaklarım çok ince. Rujda ise her zaman tercihim zaten ince olan dudaklarımı olduğundan daha da ince göstermemek adına açık tonlu nude veya pinkish tonlar. Kişisel zevklerim ise dudak parlatıcıları yerine daha mat olanlardan yana.
Hepimiz artık biliyoruz ki nude- mat rujlarla çatlamış dudaklar çok iyi bir ikili değil. Ben son günlerde bu çatlamış görünümden kurtulmak için bu tatlı kızı kullanıyorum. Kokusu harika! Dudaklarıma bununla peeling yaptıktan sonra bir de üzerine dudak kremi sürüp bakımı tamamlıyorum.Ve dudaklarım çok daha güzel görünüyor.
Lush bildiğim kadarıyla Türkiye pazarından çıktı fakat böyle bir dudak peelingini evde siz de çok kolay hazırlayıp, kendinizi şımartabilirsiniz!
Ballı-Hindistan Cevizli Dudak Peelingi:
- 1 kaşık toz şeker (Esmer-beyaz tercihinize kalmış)
- 1/8 kaşık tarçın
- 1 tutam hindistan cevizi tozu
- 1/4 kaşık bal
-1/4 kaşık hindistan cevizi yağı
- 2 damla vanilya aroması
Toz şeker, tarçın hindistan cevizi tozunu bir kapta karıştırdıktan sonra üzerine kalan malzemeleri ekleyin. Hepsi iyice birbirine karışana kadar karıştırmaya devam edin
Elde ettiğiniz peelingden bir tutam alıp, dudağınızı ölü derilerden kurtulana kadar ovuşturun. Sonra yıkayıp üzerine en sevdiğiniz lip balmınızı sürmeyi unutmayın. :)
Not: Eğer yaptığınız peeling i bir defadan fazla kullanmak isterseniz içine biraz badem yağı ekleyip küçük bir kutu içerisinde ağzı kapalı vaziyette saklayabilirsiniz.
Öperim x x x
11 Şubat 2015 Çarşamba
GUERLAIN METEORITES-BABY GLOW FLUID
Bebeksi bir cilt vaat eden ürün pek çok yerde fondoten olarak tanıtılmış olmasına rağmen aslında 3 farklı şekilde kullanılabiliyor.
Ürün çok ince yapılı, uygulanıldığında ışıltılı bir görünüm sağlıyor. Ve cildi nemlendirmekte oldukça başarılı. İçeriğinde SPF25 ve PA++ var. İçerdiği PA++ ile güneş koruyuculuğu sadece SPF içeren diğer nemlendiricilere ve fondotenlere göre daha yüksek. Dolayısıyla bence bu ürünün ilk kullanım şekli bir renkli nemlendirici olması.
Renklendirmesi bir bb kremden daha fazla değil. Ve kapatıcılık sağlamıyor. Ama tabii ki ince yapılı bir fondoten olarak kullanmak mümkün. Cildi parıl parıl yapıyor ve renk eşitsizliklerini dengeliyor.
Bir diğer kullanım şekli ise fondoten altına baz olarak kullanılabiliyor olması. Hafif yapısı ile ciltte 'cakey' bir görünüm yaratmıyor.
3 renk olarak satışa sunulan Baby Glow Fluid'in bendeki rengi 2 CLAIR/LIGHT
Benim yorumlarıma gelecek olursak;
Ben kalın yapılı, çok kapatıcı fondotenlerle hiç bir zaman iyi geçinemedim. Cildimde hep ağırlık yaptılar ve en kalitelisini kullandığımda bile ertesi gün yoğun sivilce problemi ile karşılaştım. Günlük hayatımda da fondoten kullanan biri de değilim. Ama kullanmak istediğimde fondoten tercihlerim hep ince yapılı ve az kapatıcı özellikte olanlardan oluyor. Dolayısıyla üründeki kapatıcılık düzeyinin az olması beni rahatsız eden bir detay değil.
Ayrıca, ürün gerçekten vaatlerini gerçekleştiriyor bence. Kullanıldığında verdiği ışıltı çok güzel, cildi gerçekten çok sağlıklı gösteriyor. Renk eşitsizliklerini güzel dengeliyor. Cildi nemlendirmesi bile gayet başarılı. Güneş koruyucu içermesi de cabası. Kim bu tatlı kızı makyaj koleksiyonunda görmek istemez ki? Bir de Pembe paketli üstelik! Ürün diğer renkli nemlendiricilere göre biraz pahalı ama ne demişler;
-Pembe olsun, 3 kuruş fazla olsun.
Öperim x x x
8 Şubat 2015 Pazar
Bakımlı Pazar- Macadamia Natural Oil Deep Repair Masque
Macademia Natural Oil Deep Repair maske (tıktık) kuru -yıpranmış saçlar için ve malesef biraz fiyatlı bir ürün. (500 ml'si 150TL.) Ben Dubai'den indirimden yüzde 50'ye yakın bir indirimle 32$'a almıştım ve yaklaşık 1-2 aydır deneyimliyordum. İçeriğinde macademia, argan, çay ağacı, papatya yağı, aloe vera ve yosun olan bu maske ayrıca Omega 3-5 ve 7 içeriyor. Yapısı benim kullandığım diğer maskelere göre çok daha yoğun ve kokusu... Ah o kokusu! Tam bir prenses maskesi! İçine bir dil atmamak için kendimi zor tutuyorum :))
Benim kuruyup çalı süpürgesine dönmüş olan saçlarımın ucu artık çok daha nemli ve yumuşak. Ve saçlarım kesinlikle çok daha parlak. Nemli saça uygulanıp yaklaşık 8 dakika bekletilmesi gereken maskeyi Türkiye'de bulmak bildiğim kadarıyla biraz güç ama yurt dışından sipariş edebileceğiniz tanıdıklarınız varsa kesinlikle denemenizi öneririm. Ayrıca fiyat olarak da Türkiye'ye nazaran çok da uygun. 500 ml'lik bir maske size yaklaşık 6-7 ay gidecektir.
Herkese iyi pazarlar, Öperim x x x
7 Şubat 2015 Cumartesi
Stil Cumartesi - Olsen İkizleri
Saç ve makyaj sırlarını siz de benim kadar merak etmiyor musunuz? O zaman hemen başlayalım.
Saçlarındaki dağınık dalgalar; parıl parıl, adeta ıslak görünen cilt, mat dudaklar ve dumanlı göz makyajı onların imzalarına dönüşmüş durumda.
Peki bu görünümü nasıl elde ediyorlar?
Saçlarla başlayalım.
Öncelikle saçlarını gün aşırı yıkadığını söyleyen Ashley, saçlarını asla kurutmadıklarını söylüyor. Islak saçlarıyla dışarıya çıkıp, saçlarını doğal haliyle kurumaya bırakıyor.
O güzel dağınık, uğraşılmamış gözüken dalgaların sırrı ise Dove kuru şampuan kullanılarak zemin hazırlanmış ve Rsession Tools Nalu Waver isimli saç maşası.
Saç stylistleri ünlü Mark Towsend bu dalgaları gelişi güzel alınmış saçları, maşada adeta bir 8 çizerek yaptığını söylüyor. Çok fazla bekletilmeyecek. Ve dalgalar oluştuktan sonra oluşan her bir dalgayı hafifçe sallayarak son şeklini veriyor.
İmza makyajlarına gelince;
Öncelikle ikizler kendi tabirleri ile ne istediklerini nelerden hoşlandıklarını çok iyi biliyorlar. Ve kendilerini 'çok spesifik ve detaycı' şeklinde tanımlıyorlar.
O güzel, ıslak görünümlü, ışıl ışıl cildin sırrı Benefit Erase Paste kapatıcı -medium ve Make-up Forever Face-Body fondoten.
Daha kalın kaş modası başlamadan bile kaşlarını yukarı doğru tarayan kaşlarını Anastasia Clear Brow Gel ile sabitliyor. Kaşlarını yukarı tararken ise genişçe bir diş fırçası kullanıyorlarmış.
Ve gelelim dudaklara, İmzaları haline gelen bej alt tonlu nude dudaklar aslında bir ruj değil, bir dudak kalemi. make up forever aqua lipliner ve 3c renginde. Eğer biraz parlaklık isterlerse üstüne Clinique Chubby Sticklerden Heaping Hazelnut isimli ürünü uyguluyorlar.
Güzel ikonların ünlü makyaj artistleri Eric Soto o smoky göz makyajını yaparken genel olarak Kat Von D. LadyBird True Romance isimli paleti kullandığını söylüyor.
Ve tabii ki sırrı iyice dağıtmakta olan mat kahverengi eyeliner Sephoradan.
İkizlere favori maskaraları sorulduğunda tek bir cevapları var YSL.
Bir başka Stil Cumartesi' de görüşmek üzere
x x x
2 Şubat 2015 Pazartesi
BİTENLER-ÇÖPE GİDENLER
Yukarıdaki ürünlerden bazılarını geri dönüşüme vermek için bir poşet içerisinde dolabımın bir köşesinde saklıyordum ki aynı dönemde bir kaç ürünün daha dibi gözükünce bir bitenler yazısı da ben hazırlayayım dedim.
Öncelikle çok sevdiğim Lush'ın 'Cosmetic Warrior' ve 'Oatifix' maskelerinden daha önce bahsetmiştim. Onlarla ilgili yorumlarımı şuraya tıktık layarak okuyabilirsiniz. Tabii ki yine bitirdiklerimin arasındalar! :)
Yves Rocher Purbleuet bir önceki yazımda belirttiğim gibi bitmekten ziyade çöpe gidenler arasında. Onu da yine şuraya tıklayarak okuyabilirsiniz. Ben hiç memnun kalmadım!
Kalanları yorumlamaya gelince;
Body Shop'un 'Pink Grapefruit' isimli body misti kesinlikle favorilerim arasına girdi. Greyfurt kokusuna zaten bayılıyorum her sıktığımda koklaya koklaya içiyorum. Bana her zaman tazelenmiş hissettiriyor. Bu üründe isminden de anlaşıldığı gibi adeta konsantre greyfurt gibi! Her sıkışımda güzümde bir neş'e bir gülümseme:) Yenisi alınacaklar listemde var!
Diğer Body Shop ürünüm ise malesef çok başarısız bulduğum vanilya aromalı bath sprinkles! Banyomu mis kokusuyla keyfe dönüştürecek hayaliyle aldığım ürün tam bir felaket çıktı. Tüm ürünü küvete bocaladım, ne bir koku ne bir renk - tam anlamıyla hiç bir işe yaramadı diyebilirim. Tabii ki yerine yenisi gelmeyecek.
Onun dışında bitirdiğim iki göz makyajı temizleyicim var. Bunlardan ilki;
-Clarins'in Instant Eye Make-Up Remover'ı. Waterproof ve ağır makyajları çıkarmak için tasarlanmış bu ürüne bayıldım.Makyajı göz çevrenize zarar vermeden çok kolay temizliyor! Kesinlikle herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Çift fazlı olan ürün 125ml. Fiyatı 30$civarı olduğu için aynı işi yapabilen başka bir ürün arayışına da girmişken hooop---
-Sephora Çift Fazlı makyaj temizleyicisini gördüm. Fiyatı da çok uygun kullanımı da çok kolay. Clarins'e göre birazcık daha zorluyor sizi ama yine de en az onun kadar başarılı diyebilirim.
-Flora by Gucci; Benim sevgili bitmiş parfümüm. Alt notalarında sandalağacı ve paçuli ile dengelenen gül kokusu var üst notaları ise taze narenciye ve şakayık! Daha ne diyebilirim ki, tam benlik, çiçek kokularına bayılıyorum parfümlerde!!! Şimdilik yerine Chloe'yi koyduğum için ilişkimize bir süre ara vermiş durumdayız. Ama muh-te-şem bir koku. Daha önce denemediyseniz ve yeni parfüm arayışındaysanız mutlaka deneyinç
Ve son olarak bitenlerdeki tek makyaj ürünüm;
Sevgili M.A.C. BrowPencil'lardan Lingering; Kaş kalemleri içerisinde ilk denememdi bu tatlı kız. Aslında uzun dönem memnun kalarak kullandım. Açık kumrallar için çok uygun olan bu kaş kalemi gün içerisinde kesinlikle oynama yapmıyor ve gün boyunca aman kaşlarım yerinde mi telaşına kapılmıyorsunuz :) Ancak asansörlü olan kalemin sonunu pek kolay görüyorsunuz. Malesef ürün çok az :(
Ben pek üzülmedim bittiğine çünkü yerine aynı tonlarda ancak lingering e göre daha küllü-griye dönük olan givency nin kaş kalemini koydum bile! :D Şimdilik onunla yola devam ediyoruz. Bana Lingering fazla kızıl kalıyor. Ancak bana göre daha sıcak tonluysa kaşlarınız mutlaka deneyin derim.
Şimdilik de herkesi öperim.
x x x
YVES ROCHER PURBLEUET GÖZ MAKYAJI TEMİZLEYİCİ
Herkese yeniden merhabalar! Bugünkü inceleme yazım Yves Rocher'in 'Purbleuet' isimli göz makyaj temizleyici ürünü üzerine olacak.
Öncelikli olarak 125ml olan ürün hassas gözler için üretilmiş ve içeriğinde organik cornflower (mavi kantaron veya peygamber çiçeği ) suyu var. Paraben ve parfüm içermiyor
Benim yorumlarıma gelecek olursam;
-Hassas gözler için olduğu iddia edilen ürünün içinde alkol olması tam bir çelişki. Ön tarafında paraben içermez, parfüm içermez yazılarını okuduktan sonra arkasına bakıp alkol içerdiğini görmek kesinlikle rahatsız edici.
-İçeriğindeki alkolden olacak ki ürünle göz çevremi her temizlemeye kalktığımda; uyguladığım yerlerde garip bir yanma söz konusu oluyor. Kızarıklık oluşturuyor ve tahriş ediyor! Ki ürün hakkında yorumlara baktığımda göz çevresi hassas olmayan kişilerde bile aynı etkiyi yaptığını okudum.
-Waterproof göz makyaj malzemeleri kullanmıyorum. Ancak buna rağmen ürün göz makyajı temizleme konusunda oldukça başarısız.
Tüm bu yorumlardan sonra ürünün bitmeye yakın olduğuna bakmayın, sevgili kedim Bihter sağ olsun döküldü:) 3-4 defa şans verdim bu ürüne ancak her seferinde aynı olumsuz deneyimleri yaşadım. Tabii ki kesinlikle bir daha almayacağım.
ÖPERİM x x x
11 Ocak 2015 Pazar
GLAMGLOW SUPERMUD MASKE İNCELEMESİ
Herkese iyi pazarlar :)
Pazarları eskiden beridir çok severim. Bence pazar günleri anane reçelli güzel bir sabah kahvaltısından, sıcacık bir çaydan, yere yayılıp okunacak bir gazete veya dergiden, sonra koltukta yayılıp izlenecek dizilerden ibaret... Yani tam anlamıyla benim için kendini şımartma günü diyebilirim. Bütün bu ritüellerimi yerine getirdikten sonra sıra hep tabii ki cilt bakımına geliyor. Önce bir güzel temizlik, sonra güzel bir peeling, sonra bir süredir deneyimlediğim 'Glamglow supermud' maske! Sonra da bir tontiş nemlendirici...
Düşündüm taşındım uzun zamandır herkesin herkesin dilinde olan, kimilerinin anlata anlata bitiremediği, kimilerin de eleştiri oklarına hedef olan bu maskeyi ben de bir yorumlayayım dedim.
Markanın marketing uzmanları gerçekten muhteşem bir iş çıkarıyorlar bunu söylemeden geçemeyeceğim.
'Glamglow supermud'ın Dubai fiyatı 89$. Sadece 30 gramlık ürün olduğu düşünüldüğünde bana biraz yüksek gelmişti açıkçası.Bu tutarlara gerçekten çok iyi kil maskeleri bulunabileceğini düşünüp, çok hassas olan cildimin tepki vermesi durumunda da bir kere kullanılıp atılma olasılığını yüksek bulduğum maskenin 10 gramlık deneme boyunu 20$'a aldım. (Okuduğum yorumlarda benim gibi hassas ciltli kullanıcılar genelde maskeyi başarısız bulmuşlardı.)
Ürünle ilk denemeyi sevgili tontiş eşimle birlikte yaptık:) İkimizde siyah noktalarımızdan muzdariptik açıkçası :( Ben tüm yüzüme, eşim de burnuna uyguladı. Yaklaşık 20 dakika bekledikten sonra yüzümüzü ılık suyla yıkadık ve BOM! Siyah noktalarımızın tamamı kayboldu! Cilt bakımından çıkmış gibi ışıl ışıl oldu yüzüm diyebilirim! Gözeneklerimin görünürlüğüyle ilgili bir sıkıntım olmadığı için gözenek küçültmesine dair bir yorum yapamayacağım. Ancak siyah nokta temizliği, gözenek temizliği konusunda gerçekten başarılı olduğunu söyleyebilirim. Çok hassas olan cildimde herhangi bir iritasyona da neden olmadı ki içeriği çok temiz olmadığı için böyle bir beklentim vardı açıkçası. Kullanımdan sonra cildim tertemiz ve yumuşacık oluyor! Bugün 10 gramlık deneme boyu olan maskemi yaklaşık 3 veya 4. defa kullandım. Siyah noktaların yanında sivilceleri kurutma özelliği de kesinlikle başarılı diyebilirim.
Bu ürünü kullandıktan sonra koşa koşa arkadaşıma bahsettim tabii ki. O da kullanmaya başladı ancak ondan pek pozitif yorumlar duymuyorum ne yazık ki. Siyah noktalarını sadece kullanımdan sonra daha kolay sıkılabilir kıvama getirdiğini söylüyor. Yani bu ürün ciltten cilde fark ediyor. Demem o ki benim gibi siyah noktalar ve sivilcelerden muzdaripseniz hassas bir cilde sahip olsanız bile 'deneme boyu'nu alıp bir deneyin. Negatif yorumlardan pek etkilenmeden, her ürünün ciltten cilde farklılık gösterebileceğini unutmadan bu ürüne bir şans verin derim. Benim artık olmazsa olmaz ürünlerim içinde pazar rutinime eklenmiş durumda bu minnoş mint kokulu şeker kız. Ve tabii ki bittiğinde gidip tam boyunu koşa koşa alacağım. :) Belki siz de beğenirsiniz!
öperim x x x
Pazarları eskiden beridir çok severim. Bence pazar günleri anane reçelli güzel bir sabah kahvaltısından, sıcacık bir çaydan, yere yayılıp okunacak bir gazete veya dergiden, sonra koltukta yayılıp izlenecek dizilerden ibaret... Yani tam anlamıyla benim için kendini şımartma günü diyebilirim. Bütün bu ritüellerimi yerine getirdikten sonra sıra hep tabii ki cilt bakımına geliyor. Önce bir güzel temizlik, sonra güzel bir peeling, sonra bir süredir deneyimlediğim 'Glamglow supermud' maske! Sonra da bir tontiş nemlendirici...
Düşündüm taşındım uzun zamandır herkesin herkesin dilinde olan, kimilerinin anlata anlata bitiremediği, kimilerin de eleştiri oklarına hedef olan bu maskeyi ben de bir yorumlayayım dedim.
Markanın marketing uzmanları gerçekten muhteşem bir iş çıkarıyorlar bunu söylemeden geçemeyeceğim.
'Glamglow supermud'ın Dubai fiyatı 89$. Sadece 30 gramlık ürün olduğu düşünüldüğünde bana biraz yüksek gelmişti açıkçası.Bu tutarlara gerçekten çok iyi kil maskeleri bulunabileceğini düşünüp, çok hassas olan cildimin tepki vermesi durumunda da bir kere kullanılıp atılma olasılığını yüksek bulduğum maskenin 10 gramlık deneme boyunu 20$'a aldım. (Okuduğum yorumlarda benim gibi hassas ciltli kullanıcılar genelde maskeyi başarısız bulmuşlardı.)
Ürünle ilk denemeyi sevgili tontiş eşimle birlikte yaptık:) İkimizde siyah noktalarımızdan muzdariptik açıkçası :( Ben tüm yüzüme, eşim de burnuna uyguladı. Yaklaşık 20 dakika bekledikten sonra yüzümüzü ılık suyla yıkadık ve BOM! Siyah noktalarımızın tamamı kayboldu! Cilt bakımından çıkmış gibi ışıl ışıl oldu yüzüm diyebilirim! Gözeneklerimin görünürlüğüyle ilgili bir sıkıntım olmadığı için gözenek küçültmesine dair bir yorum yapamayacağım. Ancak siyah nokta temizliği, gözenek temizliği konusunda gerçekten başarılı olduğunu söyleyebilirim. Çok hassas olan cildimde herhangi bir iritasyona da neden olmadı ki içeriği çok temiz olmadığı için böyle bir beklentim vardı açıkçası. Kullanımdan sonra cildim tertemiz ve yumuşacık oluyor! Bugün 10 gramlık deneme boyu olan maskemi yaklaşık 3 veya 4. defa kullandım. Siyah noktaların yanında sivilceleri kurutma özelliği de kesinlikle başarılı diyebilirim.
Bu ürünü kullandıktan sonra koşa koşa arkadaşıma bahsettim tabii ki. O da kullanmaya başladı ancak ondan pek pozitif yorumlar duymuyorum ne yazık ki. Siyah noktalarını sadece kullanımdan sonra daha kolay sıkılabilir kıvama getirdiğini söylüyor. Yani bu ürün ciltten cilde fark ediyor. Demem o ki benim gibi siyah noktalar ve sivilcelerden muzdaripseniz hassas bir cilde sahip olsanız bile 'deneme boyu'nu alıp bir deneyin. Negatif yorumlardan pek etkilenmeden, her ürünün ciltten cilde farklılık gösterebileceğini unutmadan bu ürüne bir şans verin derim. Benim artık olmazsa olmaz ürünlerim içinde pazar rutinime eklenmiş durumda bu minnoş mint kokulu şeker kız. Ve tabii ki bittiğinde gidip tam boyunu koşa koşa alacağım. :) Belki siz de beğenirsiniz!
öperim x x x
5 Ocak 2015 Pazartesi
Dubai-Abu Dhabi'ye Geleceklere Öneriler
Herkese selam! :)
Şubat ayı başında Hindistan'a gidiyorum, ve tahmin edersiniz ki bir koşuşturma içerisindeyim! Vize işlemleri bir yana, gezilecek yerler, nelere dikkat etmeli, nereleri mutlaka görmeli, nereler konaklamak için ideal gibi soruları da araştırma peşindeyim :) Yurt dışı seyahatleri için turlar bana göre değil malesef, birilerine bağlı kalma fikri hiç cazip gelmiyor! Anlaşıldığı gibi ben daha çok kendi seyahatini kendi planlayanlardayım. Kalacağım yeri booking.com'dan halledip bir de biletimi aldım mı herşey tamam! Özgürce gezip görüyorum her yeri ve planlama da tamamen bana ait. Bu güne kadar da bu yöntemle hiç bir sıkıntı yaşamadım. (Şimdi böyle dedim ya kesin bütün aksilikler beni bulur, DAMN MURPHY RULES!!!)
Herneyse, bütün bunlarla ilgilenirken düşündüm ki neden Dubai- Abu Dhabi seyahati planlayanlar için bir öneri yazısı yazmıyorum? Daha önce belirtmiş miydim bilmiyorum ama yaklaşık 1.5 yıldır Dubai'de yaşıyorum ve ondan önce ortalama 4 yıldır da gelip gitme geçmişim var dolayısıyla bu ülke konusunda tavsiyelerde bulunma hakkını kendimde buluyorum. Bu arada eskiden izmir'den her istanbul'a gittiğimde söylenirdim. Canım İzmir'im güzel İzmir'im , siz buna şehir mi diyosunuz diye. Hala yapıyorum, Dubai'ye bile yapıyorum. Bu İzmir'lilerin geninde var galiba:) Dubai-Abu Dhabi olayına acilen geri döneyim çünkü İzmir hakkında sabaha kadar hiç susmadan konuşabilirim. (Gitmeyeli 4 ay oldu ,Özledim de :( böhüğhhy)
Bu ülke için vize oldukça kolay her havayolu firmasıyla kolayca online halledebiliyorsunuz. Pegasus en uygunu diye duydum. Uçuş İstanbul'dan yaklaşık 4 saat sürecek. Havaalanına indiğinizde kalabalığı takip edin:) Ben her zaman Pakistan veya hindistan uçağına denk geliyorum gümrükte, önümde koca bir sıra oluyor, çok hoş bir tecrübe sayılmaz :(
Gelelim mevsime, burda mevsim hep yaz! Senede belki 2 gün yağmur ya yağar ya yağmaz. Yazın 3 ayı hariç sürekli gelinesi bir yer. Aman yazın uzak durun kimsenin gazına gelmeyin dışarda sıcaklık 60 dereceyi bulur, zaten dışarda tek bir allahın kulunu da göremezsiniz. Hem zaten bence buranın olayı Türkiye karda donarken burda denize giriyor olmak. Bugün 5 ocak ve ben dün yüzüp güneşleniyordum mesela nihahohahoho! :D
Hava alanına indikten sonra taksiyle ulaşım çok rahat aslında. Taksi fiyatları türkiyeye göre çok çok ucuz, ulaşımı çok rahat sağlayabilirsiniz istediğiniz yere.Ama araç kiralamak da bir seçenek tabi.
En son arkadaşlarım geldiğinde 1 haftalık arabayı 500 dolar civarında kiralamışlardı. Ama daha ucuzunu da bulabilirsiniz tabii. GPS iniz varsa arabayla gezmek çok daha rahat diyebilirim. Taksi uygun da olsa, gidilecek yerler arasındaki mesafeler çok uzun maalesef!
Tavsiyelere Abu Dhabi ile başlayayım kısa kısa, daha çok bilgi almak isteyen olursa da yazmaktan çekinmesin.
Tatilinizde Abu Dhabi ye çok uzun zaman ayırmanıza gerek yok bence 3 gün yeter de artar bile. Bunun bir gününü Rihanna'nın bile bembeyaz mermerlerine uzanarak poz verdiği Şeyh.Zaid Mosque giderek geçirebilirsiniz. Devasa bir cami, çok da güzel bir mimarisi var. Sonra tabii ki ünlü Ferrari müzesi var! Mutlaka trene binin:) Bir de Yas Waterworld isimli bir su parkı, çok şeker çok eğlenceli bir yer. Size bildiğiniz bütün su parklarını unutturur! Bir de Abu Dhabi de muhteşem bir deniz var. Saadiyat'ta. Berrak harika bir suyu olan güzel bir beach. Dubai'dekilere falan taş çıkartır. AVM olarak abu dhabi de çok tavsiye edebileceğim bir yer yok malesef. En iyiler Dubai'de. Şimdilerde inşaatı devam eden ünlü Louvre müzesi ve Guggenheim müzesi var! Abu Dhabi'ye gelmek için sebepler artıyor gibi değil mi Ha bir de mutlaka Emirates Palace' a gidin. Şu meşhur Sex and The City2 deki otel. Kesenize uygunsa da mutlaka orda kalın. Onun dışında yine st.Regis ve Park Hyatt otellerini tavsiye edebilirim. Ve şehir merkezinde Sofitel otel. Çok iyi bir jazz barı var, bir de cigar clubı. Emirates Palace 'daki leri mentionlamama gerek yok bence. HA-Rİ-KA-LAR!:)
Barları harika falan diyorum ama şaşırmayın burda şeriat var:) Türkiyedeki cumhuriyetten çok rahat bir şeriat! Ne kadar ironik değil mi? Burda kimse kimseye karışmaz çünkü. Sokaklarda içmediğiniz, kimseyi rahatsız etmediğiniz sürece içmenizle de kimse ilgilenmez. Dışarıda da yine aynı şekilde. Avm'lerde bir mini etekli bir abayalı bir de hindistan geleneksel kıyafetli birini yan yana görebilirsiniz. Dini de burda herkesin kendine. Herkese saygılı olmalısınız. Hatta ten rengi ve dini yüzünden birini aşağılamak bu ülkede bir suç.Kadına kimse laf atamaz mesela çünkü kadın hep haklıdır! Polise sizi rahatsız eden kişiyi söylediğiniz anda tamam, adamı dinlemez bile. Polisler de çok saygılıdır üstelik. Torpil pek işlemez. Locallere de aynı muameleyi göstermekten çekinmez. Korkmaz yani öyle kimseden.
Son olarak abu dhabi için uygun fiyatlı otel olarak da Aloft oteli önerebilirim.
Gelelim Dubai'ye;
Gezilecek çok yer var burda. Çok güzel bir şehir. Üstelik bu aralar bir de shopping festival var. Shopping Fest için gelmeye değer mi diye bir soru soracak olursanız da pek cevap veremem açıkçası. Ne bileyim bana türkiyedeki indirimlerden çok farklı gelmiyor. Burberry 'nin fiyatlar türkiyeden farklı diyebilirim sadece. Onun için değebilir:) Kalanlar daha pahalı bile olabilir. 2 ocaktan 2 şubata kadar süren shopping fest in sadece son haftası çok güzel deal ler oluyor diyebilirim. Ancak onda da beden bulmak neredeyse imkansız gibi. :(
Burada tabii ki en ünlü yer Dubai Mall, Onun dışında içinde koca bir kayak pisti olan Emirates Mall, Binalarıyla ünlü Dubai marina, Dubai JBR walk, böyle sıcak ülkede muhteşem bir çiçek bahçesi var bir de, Miracle Garden isimli.... Ünlü Yelken otelin yanı başındaki Madinat Jumeirah, Azıcık tarih göreyim diyenler için (50 yıllık geçmişi olan bir ülke olsa da ) Dubai Creek gibilmesi gereken yerler arasında. Palmiye Adasındaki ünlü atlantis otel e gidin mesela, Nasimi Beach çok iyidir. Onun dışında gündüz beach club gece night club olarak çalışan Barasti beach club var. Ben çok severim. Ayrıca fiyatları Nasimi beach e nazaran çok ucuzdur. Ünlü Buddha bar a gidebilirsiniz eğlencenin dozu yüksek olsun derseniz. Tabii ki Hard Rock cafe burda da var. Kalınacak yerler yine büyük otel zincirleri harici, (burda sınır tamamen bütçe açıkçası) Media One otel diyebilirim. Diğerlerine nazaran daha uygun fiyatlıdır. Ödediğiniz parayı da sonuna kadar hak eder. Yeri de marina ya yürüme mesafesi zaten. Yürüyerek Barasti ye de gidebilirsiniz.:)
Uygun fiyatlı bilet arayanlar için Fly Dubai'yi öneririm. Pegasusla aynı prensiple çalışır, herşey paralıdır. Ama ben uygun fiyatlı bilet arıyorsam Fly Dubai yi tercih ediyorum. Fly Dubai'nin uçakları Pegasus un uçakları gibi dövmüyor insanı. Ne zaman pegasusla uçsam 1 hafta sırt ağrıları çekiyorum!
Yukarıda size bahsettiğim Miracle Garden'da çiçekten yapılmış evi görebilirsiniz :) Bir fikir olsun diye yükleyeyim istedim. Umarım seyahatinizi planlarken size faydam dokunmuştur. Sorusu olan çekinmesin yazsın :) Herkese iyi gezmeler iyi eğlenceler.
Öperim x x x
Şubat ayı başında Hindistan'a gidiyorum, ve tahmin edersiniz ki bir koşuşturma içerisindeyim! Vize işlemleri bir yana, gezilecek yerler, nelere dikkat etmeli, nereleri mutlaka görmeli, nereler konaklamak için ideal gibi soruları da araştırma peşindeyim :) Yurt dışı seyahatleri için turlar bana göre değil malesef, birilerine bağlı kalma fikri hiç cazip gelmiyor! Anlaşıldığı gibi ben daha çok kendi seyahatini kendi planlayanlardayım. Kalacağım yeri booking.com'dan halledip bir de biletimi aldım mı herşey tamam! Özgürce gezip görüyorum her yeri ve planlama da tamamen bana ait. Bu güne kadar da bu yöntemle hiç bir sıkıntı yaşamadım. (Şimdi böyle dedim ya kesin bütün aksilikler beni bulur, DAMN MURPHY RULES!!!)
Herneyse, bütün bunlarla ilgilenirken düşündüm ki neden Dubai- Abu Dhabi seyahati planlayanlar için bir öneri yazısı yazmıyorum? Daha önce belirtmiş miydim bilmiyorum ama yaklaşık 1.5 yıldır Dubai'de yaşıyorum ve ondan önce ortalama 4 yıldır da gelip gitme geçmişim var dolayısıyla bu ülke konusunda tavsiyelerde bulunma hakkını kendimde buluyorum. Bu arada eskiden izmir'den her istanbul'a gittiğimde söylenirdim. Canım İzmir'im güzel İzmir'im , siz buna şehir mi diyosunuz diye. Hala yapıyorum, Dubai'ye bile yapıyorum. Bu İzmir'lilerin geninde var galiba:) Dubai-Abu Dhabi olayına acilen geri döneyim çünkü İzmir hakkında sabaha kadar hiç susmadan konuşabilirim. (Gitmeyeli 4 ay oldu ,Özledim de :( böhüğhhy)
Bu ülke için vize oldukça kolay her havayolu firmasıyla kolayca online halledebiliyorsunuz. Pegasus en uygunu diye duydum. Uçuş İstanbul'dan yaklaşık 4 saat sürecek. Havaalanına indiğinizde kalabalığı takip edin:) Ben her zaman Pakistan veya hindistan uçağına denk geliyorum gümrükte, önümde koca bir sıra oluyor, çok hoş bir tecrübe sayılmaz :(
Gelelim mevsime, burda mevsim hep yaz! Senede belki 2 gün yağmur ya yağar ya yağmaz. Yazın 3 ayı hariç sürekli gelinesi bir yer. Aman yazın uzak durun kimsenin gazına gelmeyin dışarda sıcaklık 60 dereceyi bulur, zaten dışarda tek bir allahın kulunu da göremezsiniz. Hem zaten bence buranın olayı Türkiye karda donarken burda denize giriyor olmak. Bugün 5 ocak ve ben dün yüzüp güneşleniyordum mesela nihahohahoho! :D
Hava alanına indikten sonra taksiyle ulaşım çok rahat aslında. Taksi fiyatları türkiyeye göre çok çok ucuz, ulaşımı çok rahat sağlayabilirsiniz istediğiniz yere.Ama araç kiralamak da bir seçenek tabi.
En son arkadaşlarım geldiğinde 1 haftalık arabayı 500 dolar civarında kiralamışlardı. Ama daha ucuzunu da bulabilirsiniz tabii. GPS iniz varsa arabayla gezmek çok daha rahat diyebilirim. Taksi uygun da olsa, gidilecek yerler arasındaki mesafeler çok uzun maalesef!
Tavsiyelere Abu Dhabi ile başlayayım kısa kısa, daha çok bilgi almak isteyen olursa da yazmaktan çekinmesin.
Tatilinizde Abu Dhabi ye çok uzun zaman ayırmanıza gerek yok bence 3 gün yeter de artar bile. Bunun bir gününü Rihanna'nın bile bembeyaz mermerlerine uzanarak poz verdiği Şeyh.Zaid Mosque giderek geçirebilirsiniz. Devasa bir cami, çok da güzel bir mimarisi var. Sonra tabii ki ünlü Ferrari müzesi var! Mutlaka trene binin:) Bir de Yas Waterworld isimli bir su parkı, çok şeker çok eğlenceli bir yer. Size bildiğiniz bütün su parklarını unutturur! Bir de Abu Dhabi de muhteşem bir deniz var. Saadiyat'ta. Berrak harika bir suyu olan güzel bir beach. Dubai'dekilere falan taş çıkartır. AVM olarak abu dhabi de çok tavsiye edebileceğim bir yer yok malesef. En iyiler Dubai'de. Şimdilerde inşaatı devam eden ünlü Louvre müzesi ve Guggenheim müzesi var! Abu Dhabi'ye gelmek için sebepler artıyor gibi değil mi Ha bir de mutlaka Emirates Palace' a gidin. Şu meşhur Sex and The City2 deki otel. Kesenize uygunsa da mutlaka orda kalın. Onun dışında yine st.Regis ve Park Hyatt otellerini tavsiye edebilirim. Ve şehir merkezinde Sofitel otel. Çok iyi bir jazz barı var, bir de cigar clubı. Emirates Palace 'daki leri mentionlamama gerek yok bence. HA-Rİ-KA-LAR!:)
Barları harika falan diyorum ama şaşırmayın burda şeriat var:) Türkiyedeki cumhuriyetten çok rahat bir şeriat! Ne kadar ironik değil mi? Burda kimse kimseye karışmaz çünkü. Sokaklarda içmediğiniz, kimseyi rahatsız etmediğiniz sürece içmenizle de kimse ilgilenmez. Dışarıda da yine aynı şekilde. Avm'lerde bir mini etekli bir abayalı bir de hindistan geleneksel kıyafetli birini yan yana görebilirsiniz. Dini de burda herkesin kendine. Herkese saygılı olmalısınız. Hatta ten rengi ve dini yüzünden birini aşağılamak bu ülkede bir suç.Kadına kimse laf atamaz mesela çünkü kadın hep haklıdır! Polise sizi rahatsız eden kişiyi söylediğiniz anda tamam, adamı dinlemez bile. Polisler de çok saygılıdır üstelik. Torpil pek işlemez. Locallere de aynı muameleyi göstermekten çekinmez. Korkmaz yani öyle kimseden.
Son olarak abu dhabi için uygun fiyatlı otel olarak da Aloft oteli önerebilirim.
Gelelim Dubai'ye;
Gezilecek çok yer var burda. Çok güzel bir şehir. Üstelik bu aralar bir de shopping festival var. Shopping Fest için gelmeye değer mi diye bir soru soracak olursanız da pek cevap veremem açıkçası. Ne bileyim bana türkiyedeki indirimlerden çok farklı gelmiyor. Burberry 'nin fiyatlar türkiyeden farklı diyebilirim sadece. Onun için değebilir:) Kalanlar daha pahalı bile olabilir. 2 ocaktan 2 şubata kadar süren shopping fest in sadece son haftası çok güzel deal ler oluyor diyebilirim. Ancak onda da beden bulmak neredeyse imkansız gibi. :(
Burada tabii ki en ünlü yer Dubai Mall, Onun dışında içinde koca bir kayak pisti olan Emirates Mall, Binalarıyla ünlü Dubai marina, Dubai JBR walk, böyle sıcak ülkede muhteşem bir çiçek bahçesi var bir de, Miracle Garden isimli.... Ünlü Yelken otelin yanı başındaki Madinat Jumeirah, Azıcık tarih göreyim diyenler için (50 yıllık geçmişi olan bir ülke olsa da ) Dubai Creek gibilmesi gereken yerler arasında. Palmiye Adasındaki ünlü atlantis otel e gidin mesela, Nasimi Beach çok iyidir. Onun dışında gündüz beach club gece night club olarak çalışan Barasti beach club var. Ben çok severim. Ayrıca fiyatları Nasimi beach e nazaran çok ucuzdur. Ünlü Buddha bar a gidebilirsiniz eğlencenin dozu yüksek olsun derseniz. Tabii ki Hard Rock cafe burda da var. Kalınacak yerler yine büyük otel zincirleri harici, (burda sınır tamamen bütçe açıkçası) Media One otel diyebilirim. Diğerlerine nazaran daha uygun fiyatlıdır. Ödediğiniz parayı da sonuna kadar hak eder. Yeri de marina ya yürüme mesafesi zaten. Yürüyerek Barasti ye de gidebilirsiniz.:)
Uygun fiyatlı bilet arayanlar için Fly Dubai'yi öneririm. Pegasusla aynı prensiple çalışır, herşey paralıdır. Ama ben uygun fiyatlı bilet arıyorsam Fly Dubai yi tercih ediyorum. Fly Dubai'nin uçakları Pegasus un uçakları gibi dövmüyor insanı. Ne zaman pegasusla uçsam 1 hafta sırt ağrıları çekiyorum!
Yukarıda size bahsettiğim Miracle Garden'da çiçekten yapılmış evi görebilirsiniz :) Bir fikir olsun diye yükleyeyim istedim. Umarım seyahatinizi planlarken size faydam dokunmuştur. Sorusu olan çekinmesin yazsın :) Herkese iyi gezmeler iyi eğlenceler.
Öperim x x x
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)