5 Temmuz 2015 Pazar

Beni Instagramdan da Takip Edin

Bir süredir www.letstalkaboutmyworld.blogspot.com'da sürdürdüğüm paylaşımlarıma instagramda letstalkaboutmyworld isimli hesabımdan da devam ediyorum. Bir kısmı benim çekimlerim, bir kısmı ise gerçekten çok beğendim resimlerden oluşan paylaşımları takip etmeyi unutmayın ;)

Bitenler-Volume 3






Aslında bir süredir böyle bir yazı düzenlemeyi erteliyordum, tam da atayım artık bu çöpleri yer tutuyolar derken, bloğumdaki bitenler yazılarının en çok okunan yazılardan biri olduğunu fark edip ; yazıp, hızlıca bir aradan çıkarayım dedim :)

Chloe Signature parfüm: Her seferinde bir koku nasıl bu kadar güzel olabilir dedirtiyor insana. O kadar çiçeksi, o kadar bahar bir koku ki... İçeriğinde gül ağacı, manolya, nilüfer, amber, sedir ağacı ve bal var. Benim bitirdiğim 2. veya 3. şişem olabilir. Ancak son zamanlarda tenimde çok kalıcı olmadığını düşündüğüm için değiştirdim.  Ama kendimi biliyorum, kesin yakın zamanda bu güzel çocuğu kalıcı olmamasına rağmen alıcak bir bahane bulurum. :)

Zara Women Oriental Parfüm: Bu kokuya da bayılıyorum. Tabii ki içeriğinde yine gül, frezya ve sandalağacı olan pudramsı ama şekerli  bir koku. İçinde vanilya da var çünkü. Fiyatı  35-40 lira gibi bişeydi diye hatırlıyorum.(100ml) Kokusu hakikaten çok güzel. Ben mutlaka makyaj masamda bir tane bulundurur oldum. Ayrıca da fiyatı kesinlikle kadınların misler gibi parfüm kokmaları için param kok bahanelerini ortadan kaldırıyor. Ve gerçekten kalıcı. 

Batiste Kuru Şampuan: Bir kutu daha bitti. Bunu gerçekten ne kadar çok sevdiğimi bilmeyen kalmamıştır. Sönük, yağlanmaya başlamış saçlarınızı, yeni yıkanmış haline geri getiriyor. Bir de ben saçlarımı örmeyi çok severim. Saçlarımda ince telli olduğundan hiç bir zaman örgü öyle kalın kalın durmaz. Bunu saçıma hacim vermek için de kullanıyorum. Ayrıca da misler gibi kokuyor!

Umberto Giannini Billionaire Blonde Shampoo: Sarı balyajları olanlar bilirler, o sarılar bi turunculaşmaya başlar bir süre sonra. Böyle zamanlar için mor şampuanlar bire birdir! Bu şampuan onlardan biri, Burada (dubaide) mor şampuan bulmak pek kolay degil diye görünce 2 tane alayım dedim hemen. Hiç bir işe yaramadı! Üstelik saçımı da sertleştiriyor! 2. kutusunu ne yapsam diye düşünüyorum! 

Mark Hill Miracoilicious 2 Minute Intensive Treatment: İşte bu gerçekten çok iyi bir saç maskesi. İçeriğinde argan yağı, ylang ylang ve palmorosa yağlarıyla birlikte toplam 14 tane yağ var. Ve kuru, yıpranmış saçlar için formüle edilmiş. İçeriğinde paraben yok. Kokusu muhteşem!!! Ben ünlü macademia saç maskesine uygun fiyatlı çok iyi bir alternatif olduğunu düşünüyorum! 

Victorias Secret Secret Charm Body Butter: İçeriğinde hanımeli ve yasemin çiçeği var! Muhteşem kokuyor. Cildi çok iyi ve uzun süreli nemlendiriyor! Victorias Secret'in vucut kremleri zaten benim favorilerimden! Ayrıca kokusu da uygulandığı gibi uçup gitmiyor!

Milkshake Argan Yağı: Bu markaya ait argan yağından ve saç köpüğünden daha önce bahsettiğim şu
yazımı isteyenler detaylı olarak okuyabilir. Argan yağından 2 şişe bitirdim ve bir daha almayacağım. Kokusu benim için çok ağır gerçekten! 

Clinique Anti Blemish Solutions-Oil control cleansing mask:  Ciltteki fazla yağı emmek, sivilceleri azaltmak için çalışan bir kil maskesi denilebilir. Yağsız, tıkanmış gözenekleri açıyor. Ciltteki parlamayı azaltıyor. Parfümsüz ve hassas ciltler için uygun. Ben bitirene kadar düzenli olarak kullandım. Kullanım sonrası cildimdeki pürüzsüzlük ve temizlik hissi gerçekten çok güzeldi. Ancak sivilceler üzerinde çok bir etkisi olmadı benim için. Daha iyi kil maskeleri arıyorum.

Glamglow Super Mud Maske: Bu maske içinde detaylı yorumlarımı şurada bulabilirsiniz. Ben aldım, yine alırım demiştim. Bitti yine aldım. Diğeri de bitince yine alırım. O kadar söyleyeyim :))

Clinique Line Smoothing Kapatıcı: Bu hakikaten hakettiği değeri göremeyen bir kapatıcı. Kapatıcılığı iyi, çizgilere dolması az. Üstüne çok iyi bir transparan pudrayla geçildiğinde hatta pişirme yöntemi * ile uygulandığında hiç dolmuyor diyebilirim.

*Uygulanmış kapatıcının üzerinde transparan loose pudradan süngere alınan bir miktar göz altına uygulanır. Bir süre beklendikten sonra fırça yardımıyla pudranın fazlası dağıtılır.

INGLOT liquid eyeliner: Gerçekten başarılı bir eyeliner. Uzun süre kalıcı, uzun sert ucu sayesinde de uygulaması çok kolay. Yenisini alacağım!

Bir de son olarak kullandığım testerlar var.

Line-reducing Eye Brightening Concentrate: Bu 2 krem bitmiş gibi dursa da sadece birini tam olarak bitirip diğerine geçtiğimde göz çevremde sebep olduğu yanmadan dolayı bıraktım. İçeriğindeki C vitamini benim göz çevremde hassasiyet yarattı. Tabii ki full boyunu almadım.

Yves Rocher Exilir 7.9 gece kremi: Bu krem bana eski yeşil arko kremleri hatırlattı. Fazlaca yağlı. 4-5 tane vermişlerdi bu testerdan ama bir tek bunu kulanıp diğerlerini birilerine verdim diye hatırlıyorum. Yüzü çok kuru olanlar belki düşünebilirler.

Herkesi öperim x x x 

29 Haziran 2015 Pazartesi

Benefit-Erase Paste

Benefit markasına ait erase paste'i yoğun kapatıcılığa ihtiyacım olduğu günlerde corrector olarak kullanmayı tercih ediyordum. Ancak  kapatıcı göz altında birikmeye sebep olduğundan bir süredir kullanmayı bırakmıştım.

Ben de bir süredir sahibi olduğum ve aslında amacı dışında kullandığım benefit erase paste e bir de başka bir gözden bakayım dedim. Bunda ışıltılı, ıslak bitişli makyajın öncülerinden olan Olsen ikizlerinin göz altı kapatıcısı olarak erase paste i kullanmaları da etkili oldu tabii.

Bendeki rengi en açık renk olan 1 numaralı 'Fair' rengi. Somon renkli bir kapatıcı. Yapısı kremsi, yoğun. Tek başına her kullanmayı denediğimde, kalın yapısı sağ olsun göz altımda birikme yaptı.
Sonunda pes edip kenara bıraktım. Sadece yüzümde corrector olarak kullanmaya devam ettim. 

Son zamanlarda bu kapatıcıya bir de ıslatıp fazla suyunu alarak kullandığım Beauty Blender ile şans vermek istedim. Göz altıma uyguladığım bir miktar erase paste'i nemli BB ile dağıttığımda o hep istediğim ıslak bitişli görünümü elde etmiş oldum. Beauty Blender ürünün fazlasını alıp, kırışmasını minimuma indirdi. Ve de bana nemli görünen,aydınlık bir görüntü bıraktı. Ancak tabi ki ürünün bu şekilde tek başına bırakılması imkansız. Yine üzerinden bir transparan pudrayla geçmek gerekiyor. Yoksa yine göz altındaki çizgilerde birikme yapıyor. 

Kapatıcılığını bir Mac-prolongwear, bir Make Up For Ever Full Cover'la kıyaslamak mümkün değil. Ancak günlük olarak kullanımı çok rahat olan, orta düzeyde bir kapatıcılık sağladığını söyleyebilirim. 
Ve ıslak görünümlü makyaj yapacağım tüm günlerde artık elim sadece erase paste e gidiyor. 
Islak görünümlü makyaj akımına siz de kapıldıysanız bu ürüne bir şans verin derim.

Öperim.





23 Haziran 2015 Salı

CHANEL CHANCE



Parfüme inanırım.

Bir şişe içine sıkıştırılmış mutluluk sanki.

En mutsuz olduğum, en huysuz kalktığım günde bile 1-2 fıs sıktığımda hemen bi canlanıp, kendime geliyorum.

Chanel Chance da benim neşelenme parfümüm. Diğer Chanel kokularından bağımsız, çok fresh, çok taze bir parfüm. Tam bir yaz sabahı kokusu. Çiçeksi notalar, biraz da baharat.

İçeriğinde turunçgiller,ananas, sümbül, yasemin, beyaz çiçekler,kehribar ve amber var.

Kalıcılığı iyi.  Hatta benim tenimde en uzun süreli dayanan parfüm diyebilirim.

Bir de ismi Chance* Şans anlamına geliyor. Chanel takipçileri bilirler, diğerbütün parfümleri Chance'ın yuvarlak şişesinin aksine köşeli hatlara sahiptir. Chance'ın yuvarlak şişesinin sebebi ise ufak bir tılsım içermesi.
- 'Şansın çemberi.'
Çok şirin değil mi?

Chance hepinize şans getirsin.

Öperim.

20 Haziran 2015 Cumartesi

Gündüz Cilt Temizliği Rutinim

Işıl ışıl parlayan cilt, sağlıklı bakan gözler, yumuşacık, güzelce nemlendirilmiş dudaklar.. Bunları hangi kadın arzu etmez ki?

Peki ama bunlara ulaşmak için cildimize gereği kadar iyi bakıyor muyuz sizce?

Benim için sağlıklı bir cilde giden ilk adım 'günlük', güzel bir temizlikten ve ardından iyice nemlendirmekten geçiyor. Ve tabii tüm bu bakımı günlük olarak yaptıktan sonra da -dışarıya çıkarken-, güneş var-yok ayırt etmeksizin uygulanan en az 30 faktörlü güneş koruyucusundan...

Ama bugün sadece günlük olarak cilt temizliğimi nasıl yaptığımdan bahsediyor olacağım.



Öncelikli olarak ilk gördüğünüz 'Bioderma'nın Sebium serisinden olan cilt temizleyicisi. Kendisi 3. şişem falan olur. Ben kendisinden kurtulmak istedikçe cilt doktorum sayesinde geri dönmenin bir yolunu mutlaka buluyor. Adeta bir bumerang. Suyla uygulandığında güzelce köpüren bioderma sebium, sıvı sabun kıvamında. Suyla güzelce köpürüyor. Cilt temizliğinde çok etkili, ancak cildimi kesinlikle kurutuyor. Bu sebeple çok ayrılmışlığım var sebium'dan. Yerine yenisini alıyorum, yüzümü bi şekilde sivilce basıyor ve ben soluğu dermatologda alıyorum. Ve dermatolog yine sebium'u öneriyor. Sivilceleri geçirmekte etkili mi derseniz, bence pek değil. Yani var olan sivilceyi etkilediğini falan düşünmüyorum. Ama bir şekilde koruma etkisi var, çıkmasını engelliyor diyebililirim.

Sebium'dan sonra Dermatologica'nın günlük microfoliantını kullanıyorum. Bir çeşit peeling. Ama en naziğinden. Uzun zamandır cilt bakımımın en önemli parçalarından. Bu aralar günlük kullanmaya özen gösteriyorum. Detaylı yorumları bir önceki postumdan okuyabilirsiniz.

Daha sonra tabii ki nemlendirici. Bence cilt bakımının en olmazsa, olmaz'ı! İyi nemlendirilmemiş cilt adeta susuz, kuru çöl topraklarına dönüşüyor. Ve bu şekilde bir cilt inanın ne yaparsanız yapın, sağlıklı görünmeyecektir. Kuru, normal, yağlı diye ayırmadan tüm cilt tiplerinin de mutlaka nemlendirici kullanması gerekir. Unutmayın cilt temizlendiğinde ph dengesi değiştiğinden kendini hırpalanmış, zedelenmiş algılar. Ve cilt temizliğinden sonra hemen cilt tipinize uygun bir nemlendirici kullanmazsanız cildiniz bu durumu düzeltmek,kurumuş cildi kendi kendine nemlendirmek,kendini onarmak adına daha çok yağ salgılamaya başlar.Yağlı ciltler de de durum aynı bunu unutmayın. Cilt tipinize uygun nemlendiriciyi günlük kullanmayı ilke haline getirmek lazım!

Nemlendirici olarak ben bu aralar Kiehl's markasının skin rescuerini deniyorum. Bana bir alışverişimde tester olarak vermişlerdi. Ama o kadar bereketliymiş ki kullan kullan bitiremedim :) Yüzdeki kızarıklığa falan iyi geldiği söyleniyor ama ben şu ana kadar böyle bir etkisini  göremedim. Ama nemlendirme konusunda başarılı diyebilirim! Cildimde her hangi bir reaksiyona da yol açmadığından şimdilerde iyi geçiniyoruz. Ama kesin yorumlarımı, ürün detaylarını bir süre sonra belirteceğim ve full boyunu alıp almayacağıma karar vereceğim.

La Roche-Posay'in bu Effeclar A.I.'sine gelince... Şu ana kadar bundan daha iyi bir sivilce tedavisi görmedim-duymadım-bilmiyorum. Çıkmış, çıkmaya yüz tutmuş tüm sivilcelerin üstüne uyguluyorum. Ve ertesi güne mucizevi bir şekilde kurumuş oluyor. Gelmiş geçmiş en iyisi benim için. Nemlendiricimi uyguladıktan sonra mutlaka -eğer varsa- sivilcelerin tam üstüne bunu uyguluyorum.

Aşağıda gördüğünüz ise Kiehl'in avokadolu göz kremi. Nemlendirmekte bir dünya markası.
En sevmediğim kapatıcılarla bile barışmama neden olan, göz altıma her dokunduğumda nemli kalmasını sağlayan bir krem! Yapısı biraz kalın. Ama benim göz altlarıma kesinlikle iyi geliyor! Parmak ucuma aldıktan sonra iki parmağımı birbirine sürerek ürünü ısıttıktan sonra göz altıma uyguluyorum. Zira ürünün yapısı bence biraz garip. Isıtmadan direk göz altıma uyguladığımda kremsi yapısı sıvılaşıyor. Ve uygulaması biraz daha zor oluyor, ciltte kaymıyor mesela. Ancak ürünü parmaklarımla ısıtıp uyguladığımda, kullanımı da pek rahat. Ben dev boyunu almışım, ömürlük oldu bir nevi. Göz altlarıma gün boyunca kalıcı nem sağlamak için ufacık bir kısmı yeterli çünkü.



Ve tabii ki son olarak Blistex'in bu lip tone isimli renkli dudak nemlendiricisi. Orta okuldan beri kullandığım Nivea lip balmlarımı çöpe attıran ürün. Nemlendirmesini de çok seviyorum,renklendirip yüzüme canlı bir ifade vermesini de. Uyumadan önce bile sürüyorum o derece!

Bunlar benim günlük olarak kullandığım ürünler. Sizin önerileriniz var mı? Ya da bir sorunuz? Yorum olarak bırakabilirsiniz.

Öperim x x x


15 Haziran 2015 Pazartesi

Dermologica- Daily Microfoliant

Nasıl anlatsam, nerden başlasam?





Peelingler benim için cilt bakımının vazgeçilmez parçası. Kendimi bildim bileli mutlaka haftada 1-2 defa peeling yapıp cildimi ölü hücrelerden arındırmaya özen gösteriyorum. Bu güne kadar pek çok marka denedim, hiç biri cildimi çizmekten, hırpalamaktan, kullanım sorasında ise susuz çöl topraklarına çevirmekten bir adım öteye gidemedi. Tamam şu an yalan söylüyorum ,kesin arasında sevdiklerim olmuştur ama aklımın bir köşesinde yer etmemiş işte :)) Hassas, sivilceye meyilli, her şeyden nem kapan, huysuz bir cildim olduğu için kalın granüllü peelingleri bir türlü sevemedim desem tam da doğruyu söylemiş olurum ama.

Sonra annemin tavsiyesiyle Dermatologica'nın Daily Microfoliant ıyla tanıştım. Ürün diğer exfoliatorlerden farklı olarak 75 gramlık kutusunun içinde toz halde geliyor. Yüzü suyla temizledikten sonra, ıslak ellere yarım çay kaşığı kadar dökülerek kullanılıyor. Elde kremsi bir kıvama geldiğinde cilde masaj yapılarak uygulanıyor. Yani o tanecikli zımpara kıvamlı ürünlerden kesinlikle değil. Uygulandıktan sonra ben ciltte 2 dakika kadar bekletmeyi tercih ediyorum. 

İçeriğinde pirinç enzimleri var. Ve salisilik asit. En etken iki madde bunlar diyebilirim. Salisilik asit zaten kimyasal peelinglerde kullanılan asit. Pirinç enzimleri ise uzak doğuda kadınların ciltlerini beyaz tutmak için eskinden beri sırlarıymış! Yani ürün hem peelingle cildinizi ölü deriden arındırıyor, hem de uzun vadede cilt tonunu eşitleme etkisi var. Hem de pudra formüllü olduğundan (diğer peelingler gibi kalın tanecikler içermediğinden) günlük olarak kullanılabiliyor. Gerçi zaten bu kısmı adından da belli:) İçeriğinde ayrıca papain ,yeşil çay, yulaf da var. Ve koku ve renklendirici içermiyor.

Benim kullanım sonrası deneyimlerime de değinecek olursak;

Her kullanım sonrası cildinizdeki o pütürcükleri temizliyor, tertemiz ediyor.

Yüzüm hemen daha bir aydınlık duruyor. 

Kullanım sonrası susuz çöl topraklarına çevirmiyor.

Lekeye yönelik bir etkisi olduğunu pek görmedim. Ama günlük kullanımı tavsiye edilip ben de buna üşendiğimden lekelerde bir gelişme görmemiş de olabilirim! 

Ama bence en önemli kısmı, her gün uygulandığında bile cildinizi asla yormuyor, hırpalamıyor. 

Unutmamak lazım, cilt en büyük organımız! Ona iyi bakmak lazım ;)



9 Haziran 2015 Salı

Original Beauty Blender

Bu güne kadar Beauty Blender hakkındaki övgüleri duymayan herhalde kalmamıştır. Ben bir süre öncesine kadar almama konusunda baya direnmiştim açıkçası. Bir süngerin- hele de ufacık- yumurta şeklinde bir süngerin 53 lira etmesi fikrine uzun süre pek ısınabildiğimi de söyleyemem. Ama sonunda dayanamayıp bu furyaya ben de katıldım!



Beauty Blender artık hepimizin bildiği gibi ıslak-kuru kullanılabilen bir makyaj uygulama süngeri.
Bendeki pembe rengiyle birlikte (original) toplam 4 çeşit olarak üretilmiş. Kalanlar renksiz olan pure, siyah olan pro ve yeşil mini minnacık olan micro.mini beauty blenderlar. 

Pure (beyaz olan) BB , boyasız formülüyle daha çok hassas ciltler için serum, krem, göz kremi uygulamak için geliştirilirken, pro daha çok uzun süreli makyaj malzemeleri kullanan profesyoneller için, mini ise original beauty blender'ın 4'te 1 boyutunda ve daha çok göz çevresi ve kontur uygulamaları için kullanılıyormuş. 

Ben bunların arasında sadece yaklaşık 3 aydır deneyimlediğim original olanı ile ilgili olarak yorum yapacağım.

Beauty Blender'ı bir güzel ıslatıp, sıkıp, nemini de bir havlu yardımıyla aldıktan sonra önce amacına uygun olarak fondoten uygulamak için kullandım elbette.  Son 1 yıldır asla ihanet etmeden kullandığım Dior'un Nude fondoteniyle kullanmayı denediğimde normal kullanımlarımdan daha farklı sonuç elde ettiğimi söylersem kocaman bir yalan olur! Ama Dior'un Nude fondotenin fırçayla, BB ile hatta parmaklarla bile uygulandığında aynı sonuç vermesi bunda etkili olmuş olabilir. Çünkü zaten hem çok kapatıcı olmayan hem de yapısı itibariyle ciltte zaten çok doğal-adeta kendi cildinizmiş gibi duran ve ıslak bitişli bir fondoten Aynı şekilde Guerlain'in meteorites serisinden olan Baby Glow'da da pek farklı sonuç elde edemedim zira ben bunu parmaklarımla uygulamayı çok seviyorum ve çok daha kolay geliyor açıkçası.



Tam bu süngerin aslında bir olayı yokmuş diye düşünmeye başlayacakken bir de MAC prolongwear kapatıcımı bunla dağıtayım dedim ve BOOM! Şu ana kadar aldığım en iyi sonucu, en kısa sürede aldım!  Normalde mac prolongwear'ı parmaklarımla dağıtırım ancak eşit olarak dağıtması kapatıcının yoğun yapısı sebebiyle uzun zaman alıyor malesef. Ama BB ile neredeyse saniyeler içinde kapatıcım hem göz çevreme çok iyi oturdu, hem de çok doğal bir görünüm elde ettim. O gün bu gündür prolongwear'ı sadece beauty blender ile kullanıyorum. 

Muhtemelen daha yoğun fondotenleri dağıtmakta da en az Mac prolongwear'ı dağıtmakta ve yüze adeta ikinci bir deri gibi oturtmakta başarılıdır. Ama ince yapılı fondotenlerde uygulamaya gerek görmüyorum ben. Pudra gibi toz ürünleri de kolayca Bb ile uygulama fikri de hoşuma gitmedi değil.

Temizlemesine gelecek olursak. Beauty Blender'ın bir de kendine ait temizleyicisi var.Ancak ben kendi yöntemlerimle temizlemeyi seçiyorum. Biraz bulaşık deterjanı, biraz zeytinyağı karışınca çok iyi bir sonuç çıkıyor açıkçası. Bir de temizleyicisine para vermek gereksiz bence.  (Alttaki resimde bb'nin ıslak-kullanıma hazır ve benim bahsettiğim yöntemle temizlenmiş halini görebilirsiniz. İlk günkü gibi-lekesiz-tertemiz;) )

BB'nin  negatif yanı ise bence her yıkamada renk akıtıyor oluşu. Boyalı oluşu hassas ciltler için problem yaratabilir. Bir dahakine beyaz renkli olanını tercih edeceğim.



Sonuca gelecek olursam, Beauty Blender eğer yoğun yapılı ürünler kullanıyorsanız, uygulamada süper kolaylık sağlıyor. Ayrıca, hem yüz kontürünüzü, hem göz altı kapatıcınızı, hem fondoteninizi ve ayrıca üstüne pudranızı bile ayrı ayrı fırçalara gerek duymadan hem de aynı ürünle uygulama fikri bence muh-te-şem! Sevdim seni Beauty Blender. Koleksiyonuma hoş geldin :)

x x x